Selam! Umarım iyisinizdir, çünkü mükemmel bir bölümle geldim. Yazarken aşırı keyif aldığım bir bölüm oldu hatta bazı yerlerde kendi kendime gülüp gözümün yaşardığı bile oldu heheeh sizin de aynı şekilde eğlenmenizi isterim.
Profilimden "beni hala seviyor musun?" adlı kurguma göz atıp onu da değerlendirebilirsiniz.
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın! Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
.
.
.
Kırmızı bir dev gibi patlıyor ve bir yıldız gibi genişliyorum
Her şeyi yakarken deli gibi gülmeye geliyorum
Söylenene göre hafıza kaybımdan daha büyük bir yaram yoktu. Tamamen sağlıklıydım ve bu yüzden hastaneden hızlıca taburcu edildim. Doktor, yalnız kalmamam gerektiği konusunda sevgilimle arkadaşlarımı tembihlemişti. Kutay koluma girmişti, yürümeyi de unuttuğumu da sanıyordu galiba. Eda ve Irmak kendi aralarında bir şeyler konuşurken Melih yanından geçtiğimiz masanın üstünde duran maskeyi alıp lastiklerini kulaklarına geçirerek ağzıyla burnunu kapattı, bir tanesini de bana uzattı. "Tak," dedi, gülüyorduysa da görmüyordum.
"Niye?" diye sordum şaşkınca maskeyi alırken.
"Dünyayı kasıp kavuran bir salgın var." Karşısına bakarak yürüyordu. "Dışarıda zombi bile görebiliriz."
Ben geri zekalı gibi duyduklarıma inanıp maskeyi yüzüme geçirirken Eda elimden alıp lastiğiyle Melih'e vurdu. "Dalga geçmesene çocukla," diye bağırdı sessizce. Maskeyi atık kutusuna bırakırken bana çevirdi yüzünü. "Yanlış anlama, Rüzgar, dedikleri doğru. Sadece maskeler artık hiçbir işe yaramıyor ve hepimiz zombiye dönüşmekle lanetlendik." İkisi kendi arasında gülerken Kutay kulağıma eğilip şaka yaptıklarını söyledi.
Nasıl bir şakaydı anlamıyordum tabii. Dedikleri her şeye inanacak haldeydim zaten. "Sen de şaka mısın?" diye sordum, tabii öyle sorunca kulağa ne kadar tuhaf geldiğini fark etmemiştim. "Yani, gerçekten sevgili miyiz?"
Gülümseyip başını onaylayarak salladı. "Tabii şu an hiçbir şey hissetmediğin için seni sevgili olduğumuza inandırmak zorla güzelliğe mi giriyor bilmiyorum ama –" Duraksadı. "En azından hafızanı kaybetmeden önce benimle sevgiliydin?"
"İyiymiş." Güldüm. "Seviştik mi hiç?"
Kutay gözlerini kapayıp kendini sıktı, gülmemek için zor duruyor gibiydi ve bu sırada Melih de maskesini çöpe attığında hastaneden çıkmış, kaldırımda yürümeye başlamıştık. Kutay'a sorduğum soruya geri kalan herkes gülmüştü. Neden güldüklerini sorduğumda Irmak "Biz sevgilinin yüzüne gülüyoruz," diye yanıtladı. "Onun niye güldüğünü ona sor hayatım."
Kutay hala kendini sıkarken yüzü kızarmıştı, utanmış gibiydi. Elini ağzına götürüp öksürürken "Evet," diye yanıtladı, cevabını gizlemeye çalışıyordu.
"İyiymiş," dedim ona da. Tabii sonradan kafama dank etti. Yani, ikimiz de erkektik ve halihazırda hiçbir şey bilmediğim düşünülürse bu işin nasıl yürüdüğü hakkında da en ufak bir fikrim yoktu. Haliyle sormak zorunda hissettim. "Hangimiz hangimizi?"
Melih karnını tutarak gülerken Eda ve Irmak da ağızlarını elleriyle kapatıp benim salaklığımla eğlendiklerini gizlemeye çalıştılar. Bu açıdan düşünüldüğünde Melih'in samimiyetinin farkına çoktan varmıştım, en azından duygularını saklamak gibi bir niyeti yoktu. Bana güldüğünü saklamıyordu, yanımda doğal davranıyordu ve bu nedenle de bana kendinin "en yakın arkadaşım" olduğunu söylediğine daha çok inanasım geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionÖğretmenine karşı duygular besleyen Rüzgar, gezinin sonunda hislerinin karmaşasında kaybolurken kendini bir başkasının dünyasında raks ederken bulur. Şimdiyse bir aşk üçgeninde hapsolmuştur...