Biz Daha Solmadık, Sen ve Ben

916 117 55
                                    

Selamlar!! İyi Ol'un 20k olmasına çok az kalmış öncelikle bunun için destekleyen, oy veren ve yorum yapan herkese teşekkür ederim. 

İyi Ol dışında başka bir kurgu okumak isterseniz profilimdeki "Son Defa"  isimli texting kitabıma bakabilir, Umut ile Kerem'in hikayesine şahit olabilirsiniz!!

.

.

.

Arkana yaslan, siyah maviye bırakıyor yerini

Arkana yaslan, her zaman hatırlayacağım seni

Bencillik ettiğimi düşündüğüm anlar oluyordu, ama beklediğimden daha kısa sürüyorlardı. Yaptığım bir yere kadar bencillik sayılabilirdi, ama sonrasında yaşananlara şahit olduğumda en başta verdiğim tepkiyi vermekte haklı olduğumu anladım. Tamam, başlarda yanıldığım bir gerçekti – başlarda gerçekten de kendimi düşünmekten başka bir şey gelmemişti elimden, onu kaybetmenin korkusuyla sağlıklı düşünememiştim. Ancak her şey, benim en başta düşündüğüm gibi olmaya başladığında haklı olduğum da su geçirmez bir gerçeğe dönüştü.

Bana karşı çıkan ilk kişiler elbette Melih ve Eda oldu. Giray evden ayrıldığında beni desteklemek istemişlerdi ama destekleyebilecekleri bir yan bulamadılar. Bir birbirlerine bir bana bakıyorlardı. Bense oturduğum yerde kalakalmış, taş kesilmiştim. Sonunda kulaklarımda çınlayan sessizliğe dayanamayıp "Bir şey yapın, bir şey deyin!" diye bağırdım. "İstiyorsanız bağırın, çağırın; haksız olduğumu söyleyin, ama bir şey söyleyin!"

Melih fırsatı kaçırmak istemedi. "Çay koysana," dedi. Şu aptal dizideki sahneden bahsediyordu. Sırası olmadığının farkında olan Eda, dirseğiyle Melih'i dürttü. "Ne diyeceğimizi bilmiyoruz, Rüzgar," dedi Eda.

Hışımla oturduğum yerden kalktım. "Ben de gidiyorum o zaman."

Kalacağım için çantamla getirdiğim eşyalarımı çantaya geri tıktım. Saçım başım dağınık, gömleğimin düğmeleri yanlış iliklenmişti ama umurumda değildi – burada bir saniye bile durmak istemiyordum, onu bana hatırlatan her şeyden bir süreliğine uzaklaşmak zorundaydım ve koskoca şehirde Giray'ın adım atmadığı tek yer benim evimdi. Kendimi yine eve kapatacağım için oturup ağlamak istiyordum, yalnızlıktan kurtulduğumu sandığım anda yine oraya hapsoluyordum.

Melih bu tavrımdan memnun olmadığını belirtmekten çekinmedi: "Her üzüldüğünde kaçıp saklanacak mısın?" diye seslendi arkamdan, ben kapıya yönelirken. "Başkalarının seni görmezden gelmesinden korkarken sen mi bizi görmezden geleceksin hep?"

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Açık açık kriz geçiriyordum ya da geçirmek üzereydim ve hiç kimse bunun farkında değildi. Gözlerim kararıyor, midem bulanıyordu. Aylardır bastırdığım ben, beni yine ele geçirmeye çalışıyordu ve ben artık o beni öldürmek istiyordum. Çantamı yere bırakıp "Kaçacağım!" diye bağırdım. "Mağaramdan çıkmak şimdiye kadar hiçbir işe yaramadı çünkü!"

"Başkası olan, Rüzgar," dedi Melih. "Siktir git derdim, biliyorsun."

"De o zaman," dedim. "Neyden korkuyorsun?" Ben daha cümleyi bitiremeden Melih yanıma gelip beni kolumdan tuttuğu gibi çekerek kapıdan uzaklaştırdı. Biraz önce açtığım kapıyı çarparak kapattı ve ittirmesiyle düştüğüm kanepenin üzerindeki bana baktı. "Hiçbir yere gitmiyorsun," dedi Eda lafı Melih'ten alarak. "Burada birlikte kalıp konuşabiliriz."

"Ne konuşacağız?" diye sorduğum sırada çoktan ağlamaya başlamıştım, gözlerimi avuçlarımda saklıyordum, yüzümü gizliyordum. "Geriye hiçbir şey kalmadı."

İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin