Selam! Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim. Okunmalar güzel ama oy sayısı gerçekten çok az bu birazcık canımı sıkıyor ama olsun destekleriniz için teşekkür ederim!
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
.
.
.
Sadece son bir kez desen bile
Seni asla yalnız bırakmayacağım
Keyfim yerindeydi, en az hafızam kadar. Aradan geçen bir haftalık sürenin sonunda yavaş yavaş hatırlamaya başladığım her şey sona ermiş, artık her şeyi hatırlar hale gelmiştim. Doktora göründüğümde her şeyin normale döndüğünü öğrendim, bu yüzden de keyfim epey yerindeydi.
Ama değildi. Bir yandan da her şeyden nefret ediyordum. Bir mıknatısın iki kutbu gibiydim: Bir yanım her şeyi çok seviyor, diğer yanım varoluş denen bu hapishaneden tiksiniyordu. İğrençti! Berbat. Neden? Çünkü... Yeni bir okul yılı başlamak üzereydi. Yaklaşık bir saat içinde.
Giray'ı kampüste görmüş oluşumuz onun fakülteye geri döndüğünün habercisiydi muhtemelen, yoksa niye fiyakalı arabasıyla fakültenin içinde diğer öğretmenlerimizle birlikte çay kahve içsindi ki? Kesinlikle geri dönmüştü. Benden böylesine nefret ettiği halde neden benim de olduğumu adı gibi bildiği bir okula, onun benim de okuduğum bölümüne geri dönmüştü, orasını anlamış değildim.
Kutay benimle aynı bölümde değildi. Giray'la tartışıp ayrıldığımız aylarda Kutay çoktan mezun olmuştu, şimdi ülkenin geri kalanı gibi işsizlikten ağzının kokmasıyla meşgulken ben ve diğer çifte kumrular son sınıf olmuştuk. Yarın okula gideceğim için bu gece Kutay'la buluşmaya karar vermiştim. Annem artık hafızam yerine döndüğü için – hoş, hala yarım akıllı olduğumu düşünüyordu – Kutay'ın gelmesine gerek olmadığını söylemişti. Külliyen yalandı: Yemek yapmak istememişti ve çocukcağız geldiğinde aç kalmasını istemiyordu. Tabii beni aç bırakmakta bir sorun görmüyordu. Ben birinci elden oğluydum.
Pılımı pırtımı bir çantaya tıktım. Anneme yarın okula Kutay'ın evinden geçeceğimi söyledim. Kutay'ın hala benimle birlikte okuduğunu sanıyor olacak ki kabul etti. Zaten geceyi yalnız geçirip vasat ve birbirinin aynısı olan Türk dizilerini, biri reklama girdiğinde öteki kanaldakini açarak maraton yaparak izlemeyi pek bir severdi. Evde yalnız olması da yüksek ses açabileceği anlamına geliyordu. Tabii ki kaçırmazdı bu fırsatı.
Ben evden ayrıldıktan sonra Kutay'ın evinde buldum kendimi. Kapıyı açtığı gibi kendimi içeri attım. "Bu ne rüzgar, Kutay?" diye sordum, dışarısı nedense buz gibiydi ve ben deli gibi titriyordum.
Kutay beni içeri alıp kapıyı arkamdan kapattıktan sonra ısıtıcıyı açıp önüme yerleştirdi, ben de kanepede ısınmaya çalışarak oturmaya başladım. Yanıma oturmadan önce o şakayı yapmak zorunda hissetmiş olacak ki, "Bilmem, bu ne rüzgar, Rüzgar?" deyiverdi.
"Ha-ha," dedim gözlerimi kısıp sahte bir gülümseme yerleştirerek. "Nobel Şaka Ödülü'ne layık maşallah."
"Öyle bir ödül yok."
"Yaptığın şey de şaka değildi zaten."
Gülüşmeye başladık, gelip yanıma oturdu. Ben ısıtıcı sayesinde ısınmaya başladığımda aklıma tek bir şey geliyordu, o da aylar önce buraya ilk kez geldiğimde Kutay'ın beni yine bu şekilde ısıtmaya çalışmış oluşuydu. Geçmişim hakkında öğrendiğim o iğrenç şey olmasaydı güzel bir gündü diyebilirdim. En azından yağmurlu, kasvetli ve karanlık bir gündü. Öylelerini pek bir severdim – olanları içeriden seyrettiğim sürece, en azından. Islanmaktan nefret ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionÖğretmenine karşı duygular besleyen Rüzgar, gezinin sonunda hislerinin karmaşasında kaybolurken kendini bir başkasının dünyasında raks ederken bulur. Şimdiyse bir aşk üçgeninde hapsolmuştur...