Selam, okuduğunuz üzere kurguda Rüzgar ile Giray'ın ayrılmasının ardından Rüzgar'ın Kutay ile sevgili olmasından sonra saçma sapan birkaç yorumla karşılaştım, tabii ki bu sizin düşünceniz, yorum yapabilir dile getirebilirsiniz ve size kitabı zorla okutamam. Yorum dışında birkaç hakaret mesajları da aldım hiç hoş değildi açıkçası. Uzatmak gibi bir niyetim yok sadece ben hikayenin başında kimseye şu şöyle bu böyle olacak diye söz verdiğimi hatırlamıyorum. Yazdığım, okuduğunuz şeyler hayal ürünü olan kurgulardan başka bir şey değil. İstediğiniz ilişkiler olmuyor ya da karakterler yanlış kararlar veriyor diye hakaret etmenize gerek yok. Bu olayı buraya yazma sebebim bir daha bu tarz yorumlar ve mesajlar almamak içindi. Kitabımı her türlü destekleyip, okuyan, yorum yapan ve oy veren herkese tek tek teşekkür ederim <3 Bu şekilde bir not düşmek istemezdim.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
.
.
.
Nur düşer mi yoluna?
Acın diner mi sonunda?
Annemin "Uyan artık!" diyen çığırışıyla gözlerimi açtım. Evet, evet – huzur bu yüzden uzaktı zaten bana. Sabahları neşeliydim, artık acılı değildim – zırlayarak uyanmıyordum en azından. Ama annemin beni uyandırmak için başvurduğu yöntemler beni bezdiriyordu. Bir sabah çığlık atıp beni korkutuyor, bir sabah odama elinde elektrikli süpürgeyle dalıyor, bir sabah kızarmış patatesi burnuma yaklaştırıp mama kokusuna uyanan bir köpekmişim gibi videomu çekiyordu.
Yatağımda sıçrayarak uyandım haliyle, annemin cazgır sesine başka nasıl bir tepki verebilirdim ki zaten? "Bir sabah!" diye bağırdım odamdan, beni duysun diye. "Bir sabah huzur olsun şu evde!"
"Baban şehir dışında olduğu için seni koruyacak kimse yok," diye seslenip benimle dalga geçti. "Dokuz ay boyunca çektirdiklerinin intikamını alacağım."
Yataktan çıkıp üstüme yerdeki tişörtümü geçirdim ve deli gibi uyuduğum için eşofmanımın dizlerime kadar sıvanan paçalarını düzelttikten sonra odadan çıktım. "Ne dokuz ayı?"
"Sana hamile olduğum dokuz ay," diye yanıtladı. "Dört kere doğmaya karar verip son anda vazgeçtiğin için az çektirmedin bana."
"Özür dilerim embriyoyken mantıklı kararlar alamadığım için."
"Yirmi yaşını geçtin," dedi sırıtarak. "Şimdiki bahanen ne?"
"Ne için?"
"Hala aldığın mantıksız kararlar için."
"Senin dilin çok mu uzun bugün?" derken yanağına bir öpücük kondurup masaya oturdum. "Bak, bir mantıksız karar daha: Hiç aklıma gelmedi yardım lazım mı diye."
Annem çaydanlıktaki çayı süzgeçle geniş kupama döktü. Çay, kahve, su – her ne olursa olsun her şeyi büyük bardaklarda seviyordum, başka türlü kesmiyordu. Kupamı masaya bırakırken "Üç saattir uyanığım ben," dedi ve kendi de masaya oturdu. "Yardımına ihtiyacım olacak her şeyi çoktan yaptım."
"Bağımsız kadın dediğin böyle olur," diye dalga geçtim pişkin pişkin sırıtarak. "Hiçbir erkeğin yardımına ihtiyacın yok."
"Ha-ha." Çayından bir yudum aldı. "Sahte bir gülüştü bu." Tavırlarımın çoğunu kimden çaldığımı fark etmiş olmalısınız. Annem, en büyük rol modelimdi. Bir karakterimin olmadığı anlarda onun karakterinden esinlenmiştim. Sonra bir bakmıştım ki annem olmuşum.
Hızlı bir kahvaltı ettim. Annemi yanağından bir kez daha öpüp üst kata çıktım. Giysilerimden kurtuldum, kendimi duşa attım ve sonrasında da belimdeki havluyla odama geçtim. Hızlıca giyindim, vakit kaybetmek istemiyordum. Sanki artık zaman ve hayatın değerinin farkına varmış gibiydim; uyuşukluk ve boş işlerle geçirdiğim her an bana kendimi ateşe atmışım ve değer verdiğim her şeyle birlikte kendimi yakıyormuşum gibi hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionÖğretmenine karşı duygular besleyen Rüzgar, gezinin sonunda hislerinin karmaşasında kaybolurken kendini bir başkasının dünyasında raks ederken bulur. Şimdiyse bir aşk üçgeninde hapsolmuştur...