Herkese selam!! İki gün oldu sanırım olay örgüsünü önceden hazırladığım için bölümleri yazmak daha kısa sürüyor, arkadaşlarım da beni darladığı için bekletmek istemedim yayımlayayım dedim.
Öncelikle +500 hatta +600 okunma olmuş ve gerçekten bu gelişme beni çok mutlu etti!! Yorumlarınız olsun karakterler hakkında düşüncelerinizi belirtmeniz çok hoşuma gidiyor, yıllar sonra tekrar burada yazmaya başladığımda böyle bir ilgi mi demeliyim bilmiyorum ama beklemiyordum açıkçası. Çok çok teşekkür ederim.
Bunun dışında bir de bir kısmı kamp temalı olduğundan dolayı, "telefonları nasıl nerede şarj edecekler ya da nerede duş alacaklar..." tarzı yorumlar gördüm. Şöyle, zaten daha 1 gün oldu ve önceki bölümde sahile geldiler orada duş kabinleri oluyor ve her toplu kamp düzenlenen etkinliklerde telefonları şarj edebilmek için toplu bir makine bulunuyor.
Çok uzattım son kez, çok olmadı ama favori karakteriniz kim? Yorumlarda belirtirseniz sevinirim! Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, şimdiden teşekkür ederim!! İyi Okumalar!!
Asla kaybolmayacağım, asla yanmayacağım.
Çünkü beni sonsuzluğun nefesi ile canlandırdın.
Denizin kokusunu uzunca içime çektim, yaptığım ilk şey bu oldu. O ferahlığın tadı yıllardır damağımdaydı. Eskiden zaten yüzücüydüm, ama bunun büyük bir kısmı olimpik havuzlarda geçmişti. O zamanlarda bile deniz hasreti çekiyordum, ama sadece yazları belki iki, en fazla üç hafta boyunca onun tadını çıkarabiliyordum. Son iki yıldır onun yüzünü de görmemiştim, iki yıl içinde bu ilk oluyordu. Girmek ve o suyun vücudumu anlık olarak titretmesini istiyordum.
Öğrenciler çadırlarına yerleşmeye başlarken Eda ve Melih de gözlerine kestirdiklerine bir çadıra doğru yürüyordu, ben onların arkasındayım ama aklım orada değildi.
Aklım bu kez Giray'da da değildi: Denizdeydi.
Ortamı ve planı anlatmak için arkamızdan gelen Giray'a dönüp "Önemli bir şey söyleyecek misiniz?" diye sordum merak ve sabırsızlıkla. "Yoksa direkt serbest miyiz?"
"Sizi esir tutmuyorum ki," Gülümseyerek yanıtladı, herkesin duyabileceği bir şekilde yüksek sesliydi. "Sadece finallerden geçebilmeniz için beni dinlemeniz gerekiyor."
"Sonuç olarak?" Üstelemeye devam ettim. "Şu an?"
"Serbestsiniz."
Başımı onaylayarak salladım ve hızlı adımlarla yürürken ayakkabılarımı çıkarıp Melih'in yanında dikildiği çadırın önüne fırlattım. Şaşkınlığından dolayı Eda'ya dönüp "İyice sapıttı bu," diye söylenmeye başlıyordu ki çadıra hızlıca girip diğerleri hala dışarıya tabureleri yerleştirirken ben kot şortumu çıkarıp çantamın en dibindeki deniz şortumu giydim. Çadırdan çıktıktan sonra ayaklarımı yakan kumdan daha fazla canımın yanmasını istemeyerek hızlıca yürüyordum ki tişörtümün hala üzerimde olduğunu fark ettim. Onu da hızla çıkarıp bir top haline getirerek Melih'e "Hızlı düşün!" diye seslenerek fırlattım.
Düşünemediği için yüzüne çarpmış olması benim suçum değil, nişanım gayet iyiydi.
Deniz, ayağıma değdi. Soğuk, bütün vücudumu titretmiş olsa da alışmam uzun sürmedi. Birkaç adım daha attım, soğuk tuzlu su bacaklarımdan kalçama, oradan kasıklarıma ve karnımdan göğsüme ulaşmaya başladığı sırada kendimi denizin dibine büyük bir huzurla bıraktım.
Ne kadar iyi hissettirdiğine, bunu hissi ne kadar çok özlediğimi tekrar fark ettim. Sevdiğim şeyleri yapmak, uzun bir aradan sonra gerçekleştirmek gerçekten mutlu olmama sebep oluyordu. Sadece suda geçirdiğim on beş dakikanın ardından inanılmaz bir şekilde yorulduğumu fark ettim. Zaten birkaç saat anca bölük bölük uyumuştum, bu kadar çabuk yorulmam normaldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionÖğretmenine karşı duygular besleyen Rüzgar, gezinin sonunda hislerinin karmaşasında kaybolurken kendini bir başkasının dünyasında raks ederken bulur. Şimdiyse bir aşk üçgeninde hapsolmuştur...