Yılbaşı, Çifte Randevu ve Felekten Bir Gece

969 120 44
                                    

Herkese selam! Yılbaşı bölümü yazacağımı diğer bölümde söylemiştim aslında yarın yayımlayacaktım ama işiniz olursa diye bugünden yayımlamaya karar verdim. Umarım yeni yıl hepimiz için güzel ve iyi olur. Sağlıklı, huzurlu bir yıl geçirmeniz dileğiyle. Mutlu yıllar!

İyi Okumalar...

Ve ölebiliriz birer melek gibi

Satarım ruhumu düşlemek için seni

Kendimi toparlamayı başardım. Saatlerce Kutay'ın apartmanının merdiven altında ağlamaktansa yağmur dinesiye dinlenmeyi tercih ettim, ama onu bile bekleyemedim. Sağanak yağmur azaldığı ilk anda kendimi dışarı atıp, Kutay'dan alıp giyindiğim kıyafetlerin tekrar ıslanmasına izin verip tir tir titreyerek eve doğru yürüdüm.

Giray henüz dönüt yapmamıştı. Melih ya da Eda'dan da ses soluk yoktu. Yalnızlığımda parçalanmaktansa, beni parçalayan ilk yere dönmem yapabileceğim tek şeydi.

Teyzem hala evdeydi. Annem de öyle, ama babam işe gitmişti. Annem beni görür görmez yanıma gelip ellerini yanaklarıma yerleştirdi. "Oğlum," dedi yakararak. "Nereye kayboldun öyle? Çok korktuk!"

Annemin ellerini bileklerinden tutup yüzümden çektim. "Meraklanacak bir şey yok," dedim, bu kez sesimdeki soğukluğu ben bile sezebiliyordum. "Aptalca bir şey yapacak değilim."

Ama aptalca bir şey yapmış ve Kutay'ı öpmeye kalkmıştım. Kendimi nasıl savunacağımı bile bilmiyordum, sadece olmuş ve bitmiş gözüyle bakıyordum. Hatta o bile değildi. Yaşanmamış gözüyle bakıyordum.

Sabah uyanmamış, duşa girmeden önce teyzemle dalaşmamış, evden çıkmadan önce geçmişim hakkındaki iğrenç detayı öğrenmemiş, yağmurda ıslanıp Kutay'a gitmemiş ve onu öpmemiş gibi davranıyordum.

Hoşuma gitmeyen şeyleri hafızamdan kolayca silebilmek gibi bir yeteneğim vardı.

Bunu ancak ölen teyzem hakkındaki gerçeği öğrendiğimde fark etmiştim. Bir şeyden hoşnut değilsem, o şey asla yaşanmamış gibi davranabiliyordum. Keşke insanları da böyle kolay silebilsem diye düşünmüyor da değildim, açıkçası. Mesela imkanım olsa Kutay'ı hayatımdan bir çırpıda siler, onun olduğu yerlerde o yokmuş gibi davranmayı yeğlerdim.

Kendimi odama kapattım. Bir hafta boyunca duş almak harici odadan çıkmadım, annemin getirdiği yemekler yenmediği için odaya kokularını salmaktan başka bir işe yapmıyordu, bense iki günde bir öğün yiyordum. Besin kaynağım kahve ve suya dönüşmüştü.

Yalnız kaldığım bu süreçte birden fazla konu hakkında düşünmeye başladım. Siz de bilirsiniz: Kötü ve sizi rahatsız eden bir şey hakkında düşünmeye başladığınızda ardı arkası kesilmez ve onunla en ufak alakası bile olmayan şeyleri de düşünmeye, kendinizi yiyip bitirmeye başlarsınız.

Melih ve Eda dört gün boyunca bana yazmadı, oysaki onlarca mesaj atmıştım. Bireysel cehennemimdeki dördüncü güne geldiğimde, Melih aradı. "Nasılsın, birader?" diye sordu normal ve sanki dört gündür konuşmuyor değilmişiz gibi.

Cevap vermekten kaçındım. "Sizi sormalı?"

"Dört gündür neler yapıyoruz neler, bir bilsen!" diye arkadan seslendi Eda.

Yan yanlardı.

Ben yoktum.

"Bilmem, ne yapıyorsunuz?"

"İki gün sonra geldiğinde görürsün," dedi Melih. "Epey sevdiğin bir şey."

"İki gün içinde bir yere çıkmayı düşünmüyorum," diye yanıtladım.

İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin