Elbette Hataydı, Başka Ne Olabilir Zaten?

3.8K 401 200
                                    

Yazdım yine bir şeyler ama son kısmın bu kadar dokunaklı olacağını düşünmemiştim. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!!

Seni orada gördüm ve içimden geçirdim: "Aman Tanrım, şu yüze bak.

Bir sonraki hatama benziyorsun. Aşk bir oyun, ister misin oynamak?"

Daha sadece saatler önce bütün gecemi birlikte geçirdiğim kişi, yatağında uyuduğum ve terlediğim Giray, fakültenin yeni okutmanı ve bütün bu gezinin organizatörü müydü? Yaptığım şeyi düşünmeden edemiyordum, kocaman bir hata olduğunun adım gibi farkındaydım. Gözlerimi ondan ayırmak istiyordum, beni görmesinden çekiniyordum, ona asla görünmek istemiyordum. Ancak aylarımızı birlikte geçirecektik ve altı üstü iki otobüslük bir öğrenci grubunun içinde görünmez olmak imkansızdı.

Bazen insanların gözüne görünmediğimi düşünürdüm, o zamanlardan çoğunlukla nefret ederdim: Sevdiğiniz insanların sizin farkınızda olmaması berbat bir durum olurdu. Ama şimdi yeniden öyle olmak istiyordum, bu konuda yalvarmaya bile hazırdım.

Karşılaştığımızda ne diyecektim? Düşüncelerim beni hapsetmeye çalışacaktı, şimdi bile bunu yapmaya çalışıyordu. Oradan kaçmam gerekiyordu, Giray'a en azından şimdilik görünmemek yapabileceğim en doğru şey olurdu. Bu, hem onun hem de benim işime yarayacaktı: Ben onun beni görmediğinin rahatlığıyla birkaç saat daha rahat kalabilecekken o da beni görmediği için organizasyona dair belki de haftalardır hazırladığı konuşmasını kolaylıkla yapacaktı.

"Karnım ağrıyor benim," diye fısıldadım Melih'in kulağına, o da Eda'ya iletti. Onları beklemeden oturduğum sandalyeden daha fazla vakit kaybetmemek adına yavaşça kalkıp Giray'ın bakmadığını gördüğüm bir anda arkamı dönerek hızlı adımlarla kamp alanından uzaklaşmaya başladım. Çadıra gidip orada vakit geçirmeyi düşünüyordum, Eda'yla Melih geldiğinde onlara anlatmam gereken şeylerden sonra nasıl bir dönüt alacağımın merakıyla zaman öldürecektim.

"Ne bu acele?" diye bağırdı arkamdan Melih. "Beklesene bizi."

Eda'nın da bir şeyler söylediğini duyar gibi oldum ama o sırada çadıra girmekle uğraştığım için fermuarın sesinden dolayı aslında duyamamıştım. Kendimi çadırın içine attığımda elimle önüme düşen saçımı geriye doğru atıp alnımda stresten oluşan terleri diğer elimin tersiyle sildim. Gergin hissettiğim anlarda terlemeye başlar, her yerim alev içinde kalırken avuçlarım buz keserdi.

Ben kendi kendime bu tesadüfün ne kadar saçma olduğunu düşünüyor ve eve geri dönüp dönmeme konusunda kararlar vermeye çalışırken çadıra Eda ve Melih girdi. İkisi de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Biri kaşlarını çatmış diğeri kollarını göğsünde birleştirmiş bir halde benden bir açıklama bekliyordu. "Karnın ağrıyor ve koşarak çadıra mı geliyorsun?"

"Karnım ağrımıyor." dedim bakışlarımı ikisinin arasında gezdirerek. "Organizatör..." Cümleme cesaret edebilip başlamaya karar vermiştim ki Eda bölerek buna engel oldu. Bağladığı kollarını yanlara açarak çattığı kaşlarını şaşkınca ayırdı. "Çok yakışıklı!"

"Çok mu yakışıklı?" dedikten sonra ona doğru baktı Melih şaşkınca. Ses tonunda kıskandığına dair bir hava vardı sanki, ama belki de kıskanması gereken bendim, kim bilir?

"Gözlerinin güzelliğini görmedin herhalde?" Ellerini belinde sabitledikten sonra vücudunu Melih'in az önce yaptığı gibi ona doğru çevirdi. "Mavi gözlerinde batıp boğulabilir, hatta ölebilirim!" diye devam etti heyecanla.

"Bu kadar kısa sürede nasıl inceleyebildin bu adamı?" Melih'in sesindeki kıskançlık yerini hafif tatlı sertliğe bırakırken kendi derdimi unutup onların tartışmasına dalmıştım. Gözlerini devirerek tek kaşını kaldırdı ve bana döndü. "Bir şey desene, neden susuyorsun?"

İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin