En Güzel Rüyalarım, En Kötü Kabuslarım

1.1K 148 155
                                    

Herkese selam!! Bir aydan fazladır bölüm yayımlamıyordum. Derslerim çok yoğun geçiyor ve vakit bulamıyordum. Bu bölüm diğerlerinden biraz farklı oldu. Bölüm içinde olaylar fazla olduğu için günlere ve saatlere ayırdım. Benim en beğendiğim bölümlerden birisi oldu umarım sizde seversiniz.

İyi Okumalar!!

Yaptığın hiçbir şeyi değiştirmeni istemiyorum

Benim için başka biri olmanı istemiyorum

Pazartesi, 21:34

Giray'ın polislerin kollarına girmiş bir şekilde evden çıkarılışını görmek, ne hissetmem gerektiğini bana unutturan şeylerden sadece biriydi. Geri kalan her şeyse, beni oracıkta yere yıkarak zemini yumruklamamı, bağırarak boğazımı parçalamamı istememe yol açıyordu.

Giray bunun bir iftira olduğunu iddia edebilirdi, hatta bütün öğrencileri ona kefil bile olabilirdi. Ama ortada bir dedikodu döndüğü aşikardı, bu dedikodu eğer sınıfta, fakültede yayıldıysa bir kurtuluşu olmayabilirdi. Dedikoduyu yayan kişiyi bulup onu alt etmemiz gerekirdi ki bu da nereden bakarsam bakayım imkansız gibi duruyordu.

Ne yapacağımı bilmiyordum.

Herhangi bir şey yapmaktan korkuyordum.

Polis arabasının ışıklarının uzaklaşmasını gördükten sonra kendimi bir koşu dışarı attım, evden çıktım. Umduğum tek şey içeride benim o an orada olduğumu gösterecek herhangi bir şey unutmamış olmaktı.

Vakit geçti, karanlık çökeli çok olmuştu. Eve gitmekten korkuyordum, aileme durumu nasıl açıklayacağımdan emin değildim. Aslında onlara bir açıklama borçlu değildim ama yüzümden düşenin bir parça olması şöyle bir dursun, dışa vurmaktan kaçınamadığım endişe ve korkumun farkına vardıklarında beni sorguya çekeceklerini biliyordum.

Ve işin daha da can sıkıcı yanı, Giray'ın bahsettiği sarı saçlı kadın hakkında babamla konuşmaktan da kaçınıyordum. Eğer beni sorgulamaya başlarlarsa ve ben konuşmak istemezsem öfkelenecektim, bu öfke de eninde sonunda patlayacak ve annemin yanında babama bu konuyu açmamla sonlanacaktı.

İşlerin aslını öğrenmeden kimseyle bu konu hakkında konuşmak istemiyordum.

O an başımı sokabileceğim tek güvenli yerin Eda'nın yanı olduğunu düşündüm, muhtemelen de öyleydi. Kutay'ın da yanına gidebilirdim ancak o, sevgilimin neden öğrencisiyle ilişki yaşamak iddiasıyla tutuklandığını soracaktı ve benim buna da verebilecek bir cevabım yoktu. Yalanlardan sıkılmıştım, yalan üstüne yalan ekleyerek hayatımı kişisel bir cehenneme çevirmekten yorulmuştum.

Attığım her adımda bataklığı boyluyor, aldığım her nefeste kendi göğsümde hapsoluyordum. Nefesim tükeniyor, ciğerlerim kendi yalanlarımla dolmaya başlıyordu. Nereye gidecektim? Melih'in şakalarını çekecek halim yoktu, bana ciddi bir şekilde yardımcı olacak birine ihtiyacım vardı.

Bu kişi, Eda'dan başkası olamazdı.

Cebimden çıkardığım telefonum ellerimde titriyordu; telefonun kendisi titremiyordu, ellerim titriyordu aslında. Aynı şekilde sallanan parmaklarımla güçlükle tuş kilidini açıp rehberden Eda'yı buldum. Akşamın geç saati, aslında onun uyku saati sayılırdı. Okula açık bir zihinle gelebilmek için genelde ondan sonra uyurdu. Ama bu kez bir istisna yapıyor olacaktı ki aramayı hızlıca yanıtladı. "Dışarı çıkabilirsin, değil mi?" diye sordum herhangi bir şey demesine izin vermeden, olumlu bir yanıt aldığımda da on dakika içinde kampüs girişine gelmesini söyledim.

Hava soğumuş, giydiklerim beni ısıtamaz olmuştu. Üşüdükçe beynim daha hızlı çalışıyordu sanki, daha çok düşünüyordum ve bu da beni daha da kahrediyordu. Eda'nın benimle konuşarak bana iyi hissettirmesini umuyordum, başka ne yapacağım hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin