Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
Bu akşam kalbimden al bir parça
Bu akşam kalbime et veda
Melih’in evinden ayrılıp üzerimi bile değiştirme zahmetinde bulunmadan evimin alt sokağının köşesindeki bir butiğin önüne geçtim. Giray’la konumumu paylaştıktan sonra yolda olduğunu söyledi. Yanıma onun olduğunu bildiğim araba yaklaştığında tedirginlikle etrafıma bakınıp herhangi birinin olup olmadığını yokladım. Hoş, havanın o karanlığında arabasına bindiğim kişinin Giray olduğunu herhangi birinin anlaması pek de mümkün değildi. Tabii, arabanın plakasını bilmiyorlarsa. Bildiklerini de sanmıyordum. Ama yine de tedirgin oluyordum.
Olmamak elde değildi zaten.
Kendimi keşfettiğim ilk anlarda yaşadığım şeylerin, hissettiğim duyguların birer hata olduğu gerçeğiyle büyütülmüş olmanın getirdiği korku vardı. Kendimi bunların bir hata olmadığına, hislerimin yasak olmadığına inandırmak belki de yıllarımı almıştı.
Ancak şimdi yaptığım şey bir hata olmasa bile – en azından benim gözümde değildi –, yasak olduğu gerçeğini değiştirmem imkansızdı. Kanunen yanlıştı. Eğer bu ilişkiyi karşı cinsle yaşıyor olsaydım, ortaya çıkmasına dair korktuğum tek şey öğretmenimin meslekten ihraç edilmesi olurdu. Maalesef benim durumumda işler daha farklıydı. Her şeyi bozan da buydu zaten.
İşte, bu yüzden o söz durmadan kafamda dolanıyordu: Aşkın bir seçim olmadığını söyleyen sözü durmadan anımsıyordum. Giray’dan hoşlanmayı ben seçmemiştim. Ona yakınlaşmayı, onunla birlikte olmayı ve onunla yaşamak istemek benim seçimlerim değildi. Mantığımı her zaman duygularımın önüne koysam da bu kez bunu yapamıyordum. Duygunun olduğu yerde mantık olmaz derlerdi, bazen hak verirdim. Şimdiyse bunun ne kadar doğru olduğunu fark etmiştim. Eğer kalp düşünüyorsa, beyin küsüp gidiyordu. Eğer beyin düşünüyorsa, kalp gözlerini yumuyordu.
Benimse aklım başımdan alınmıştı.
Sokaktan çıktığımızda şans bu ya, bahsettiği restorana gidiş yolu evimin olduğu sokaktan geçiyormuş ve haliyle o sokağa saptı. Başta endişemi saklayıp sakince “Bak, şurası benim evim,” diye yaşadığım yeri gösterdim. “Ben seninkini biliyorum tabii, sana görmesi yeni nasip oluyor.”
Tam gülecektik ki yolun karşısından gelen arabanın farları gözlerimi aldı ve kamaşmam sona erdiğinde plakaya bakabildim: Babamın arabasıydı. Ayaklarımı toplayıp arabanın torpido gözünün altına bir şekilde kendimi sığdırmayı başardım. “Ben aslında yokum.”
Giray şaşkınca bir bana bir yola bakarak “Ne yapıyorsun, Rüzgar? İyi misin?” dedi.
“Babam!”
“Ne olmuş babana?”
“Babamı gördüm!”
“Akşamın bir vakti nereden tanısın seni, hem de benim arabamın içinde?” diye sordu.
“Karşıdaki araba onun arabası,” diye açıklamamı yaptım ben de.
“Geçti gitti araba, kalk sen.” Elini uzattı ve ben de onun elini tutarak kendimi nasıl sıkıştığımı şimdi bile bilmediğim daracık yerden çekip koltuğa yerleştirdim. “Kusura bakma, bu saatlerde eve geleceğini tahmin etmeliydim.”
“Evinin arka sokağında bekle diyen bendim, evinin bu caddede olacağını tahmin edememek benim suçum.”
“Suçu kendimize atıp durmayalım o zaman,” diye yanıtladım. “Babam bu saatte orada olduğu için o suçlu.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionÖğretmenine karşı duygular besleyen Rüzgar, gezinin sonunda hislerinin karmaşasında kaybolurken kendini bir başkasının dünyasında raks ederken bulur. Şimdiyse bir aşk üçgeninde hapsolmuştur...