Selam!! Yıllardır böyle bir giriş yapmadığım için şu an özlediğimi fark ettim, garip geldi bir an. Bu bölümü çok çabuk yayımlıyorum çünkü geçiş bölümü gibi görünüyor, diğerlerine göre kısa oldu ve öncekilerden biraz daha sakin. Onun dışında bundan sonraki bölümlerin katbekat daha güzel olacağına emin olabilirsiniz.
Okumaların artığını görüyorum ve yorumlar çok hoşuma gidiyor aynı şekilde oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim!!
Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur, iyi okumalar!
Denesem bile olmuyor, sana aşık olmadan duramıyorum
Seni istemeden duramıyor, sensiz yaşamayacağımı biliyorum
Aylardır çektiğim en huzurlu uykuydu sanırım. Kabuslardan uzaktım, ona yakındım, hakkında düşünmeden edemediğim, aklımdan çıkmayan ona. Sözlerine kırılmıştım, onunla konuşmak için geri gelmiştim, belki de büyük bir aptallık olacaktı bu, ama olmadı. Üzerinde terlediğim birkaç saatin sonunda, bana verdiği yassı taşa bakarak göğsünde uyuyakalmıştım.
Benim için çok özel bir andı. Nasıl hissetmem gerektiğini uzun zamandır bilmediğim için karar veremiyordum.
Ondan uzaklaşmak istemiyordum, artık yapamazdım. Onu istemek, hayatımda farkında olmadan yaptığım en güzel şeydi belki de. Karşıma birden çıkıp beni etkisi altına almıştı. Geleceğimizin nasıl olacağını bilmiyordum, bizi neler bekliyor hiçbir fikrim yok. Ama bildiğim bir şey vardı ona bağlanmam gerekenden fazla hatta çabuk bağlanmıştım. Bu kadar kısa sürede olmasının sebebi yaşamış olduğum ilişkilerin bıraktığı etkilerden mi kaynaklanıyordu bilmiyorum ama karşılıklı bir sevgi belki de bir aşk yaşamaya ihtiyacım vardı.
Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey onun yeni çıkmaya başlayan sakalıydı, hala göğsünde uyuyordum ve içimde anlamlandıramadığım bir güzellik, bir his vardı. Şu meşhur Eda'nın sürekli bahsettiği kelebekler bu olsa gerekti. Elimi yüzüne götürdüm ve boynundaki sivri sakalda elimin tersini gezdirdim. Hala anlamlandıramıyordum. Dün gece her şeyi tamamen bitirip çadırıma döneceğimi ve tüm gezinin mahvolacağını düşünürken, şimdi onun göğsünde kollarının arasındaydım.
Ama daha fazla yanında kalamazdım.
Güneş, doğmaya başlıyordu. Diğerleri uyanmadan çadırıma dönmem gerekiyordu, umduğum tek şey Melih'in fermuarı açmış olmasıydı. Sessizce olmaya özen göstererek yataktan yavaşça kalktım, Giray'ı uyandırmak istemiyordum. Aslında yanından ayrılmak bile istemiyordum, onun ensesindeki eli sayesinde şişen koluna, birkaç saattir başımı koyduğum göğsüne, öpmeden edemediğim dudaklarına ve huzur içinde uyuyan gözlerini saatlerce seyretmek istiyordum.
Fakat yapamazdım, burada görünmem büyük bir risk anlamına geliyordu. Yataktan uzaklaştıktan sonra yerdeki eşofmanımı üzerime geçirdim, fakat paçasına takıldığım için dengemi sağlamayarak yatağa geri kapaklandım. Sıçrayarak uyanan Giray şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. "Ne oldu?" diye sordu merakla.
"Sabah," diye yanıtladım. "Çadıra dönmem lazım."
Gülümsedi, bu endişeli ve aceleci halimden hoşlanıyor gibiydi sanki. "Taşı unutma," demeyi eksik etmeyip, gözlerini yeniden kapadı. Vakit kaybetmemek için tişörtümü elime alıp, taburenin üstündeki taşı da cebime attıktan sonra sivri sakalının olduğu yanağına küçük bir öpücük bıraktım. Gözlerini yeniden açtı, bu kez daha şaşkındı, böyle bir şey yapmamı beklemiyordu sanki. Yine gülümsedi, yanağındaki gamzeden gözlerimi ayırmayı başarıp hızla çadırdan uzaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionÖğretmenine karşı duygular besleyen Rüzgar, gezinin sonunda hislerinin karmaşasında kaybolurken kendini bir başkasının dünyasında raks ederken bulur. Şimdiyse bir aşk üçgeninde hapsolmuştur...