Neden hala yayımlamaya devam ettiğimi bilmiyorum ama Jayden ve Zeynep çok ısrar ediyor. Her neyse belli bir amacım yok zaten umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
Bu yüzün arkasında saklıdır başka bir ben.
Derdini söylemeyen, kendini boğmuş bir ben.
O an hissettiklerimi nasıl açıklayabileceğimi bilmiyorum. Hayatımda aldığım en hakiki zevk, şehvet ve tatlı-acının karışımıydı yaşadıklarım. Aynılarını Giray'ın da yaşadığını biliyordum, yaşatabildiğimden adım gibi emindim. Bu konuda bu kadar emin olmamı bir şeye bağlamıyordum aslında. Sadece bu konuda iyi olduğumu biliyordum.
Dediğim gibi, konuşmadık. Buna gerek olduğunu ikimiz de düşünmüyorduk, zaten bir daha görüşeceğimiz de yoktu. Gecenin geri kalanında saat çok geç olmuştu, belki sabaha yakındı ama güneş henüz kendini göstermediği için doğru ya da doğruya yakın bir tahmin yapamıyordum. Giray bana arkamdan sarılmıştı, nefesini ensemde hissedebiliyordum. İkimizin de bacakları bükülmüştü, onun dizleri benim dizlerimin arkasına yerleştirilmişti. Birbiri için yaratılmış iki makine parçası gibi, tamamlanmış bir şekilde yatıyorduk. Gecelik bir ilişkinin sonunda bu şekilde uyuyarak devam etmek ne kadar devamlı bir ilişki gibi görünse de genelde o günden sonra birbirimizi hatırlamıyorduk.
Ama bu daha fazla süremezdi. Eve gitmem gerekiyordu.
Kolumun altından göğsüme attığı elini yavaşça kaldırıp boşluğa bırakarak kendimi ondan sıyırdım. Ardından yataktan kalktım. Ses çıkarmamaya özen gösteriyordum. Pantolonum yerdeydi, tişörtüm de holde bir yerlerde olmalıydı, odadan çıktığımda telefonumun ışığıyla bakabilirdim.
Gecenin bir yarısı neden terk ettiğimi merak edip etmeyeceğini bilmiyordum. Aslında umursamamalıydım ama diğer seçeneği düşünüp ona kendini kötü hissettirmek istemediğimi fark etmem çok vaktimi almadı. Önce iç çamaşırımı ve pantolonumu giydim sessizce, sonra odadan çıkarak yerdeki tişörtümü buldum.
Göğsündeki isimliği çıkarıp kağıdın arkasındaki boşluğa bir not yazmaya karar verdim. Şanslıydım ki holün solunda kalan komodinin üzerinde bir kalemlik vardı. Birkaç pilot ve kurşun kalem yanında küçülmüş daha fazla kullanılmayacak hale gelmiş silgiler vardı. Oradan bir kalem alıp neden gittiğimi açıkladığım bir not yazdım.
Çok önemli değildi aslında.
Ama yazmak zorunda hissediyordum.
Dedim ya, insanların kalbini kasten kırmaktan ölümüne korkardım.
Notu yatağının yanındaki komodinin üzerine bıraktım, dik bir şekilde durması için telefon kılıfının arasına sıkıştırdım ki gözlerini açtığı an – tabii yüzü o yana dönükse – gördüğü ilk şey olsun. Sonuç olarak parmak uçlarımda yürüyerek yeniden dün gece sevişerek geçtiğimiz koridor boyunca yürüyüp kapıyı açarak daireden ayrıldım. Apartmanda daha rahat hareket ediyordum fakat apartman yankı yaptığı için hala onu uyandırabileceğim için endişeliydim.
Normalde umursamadığım şeylerdi bunlar, kendimi barda tanıştığım birinin evinde bulduğum zaman sabaha karşı böyle tüymeye kalktığımda ne not bırakırdım ne de onu uyandırmaya çekinirdim. Genelde neden gecenin bir yarısı ayrıldığımı zaten bilirlerdi, ben de açıklamak zorunda kalmazdım. Ancak şimdi bir şeyler farklıydı, henüz nelerin öyle olduğunu anlayabilmiş olsam da neden olduğunu anlamış değildim.
Günün en sevdiğim saatleriydi. Sokaklar bomboştu. Ne gürültü vardı, ne de bu gürültüye sebep olan insanlar. Her şeyin sahibi sanki benmişim gibi hissettiriyordu. Gökyüzü yeni yeni aydınlanmaya başlıyordu. Aydınlık kısımlar karanlığı delerek özgürlüğüne kavuşmaya çalışıyordu. Hafif ılık esen rüzgar vücudumun titremesine sebep olurken bir yandan rahatlamama sebep oluyordu. Bir anlığına dün geceyi, bugün neden bu şekilde hissettiğimi unutarak yürümeye devam ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionÖğretmenine karşı duygular besleyen Rüzgar, gezinin sonunda hislerinin karmaşasında kaybolurken kendini bir başkasının dünyasında raks ederken bulur. Şimdiyse bir aşk üçgeninde hapsolmuştur...