Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim. Eğer profilimden başka bir kurgumu okumak isterseniz diğer iki kurguma da göz atabilirsiniz! Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
.
.
.
Buradayım, şimdideyim; aşkına düştüm ve sonsuz yalanına kandım
Buradayım, şimdi kurtuldum; aşkın olan sonsuz yalandan kaçtım
Bir hafta güzel geçti, az çok bir şeyler hatırlamaya başlıyordum ve bu da kendimi iyi hissetmemi sağlıyordu. Kafamın içini sonsuz bir evren olarak hayal edersek, hatırladıklarım sadece bilinen evren kadardı – yani bir hiç. Daha bilmediğim, anımsayamadığım yüz binlerce şey var gibi hissediyordum ve fark etmediyseniz söyleyeyim, uzaya merak salmıştım. Neden? Okuyacak güzel bir şey bulamadığım için.
Odamda bir sürü kitap varmış, bir hafta boyunca kendimi odaya kapatıp deli gibi bir şeyler okudum. Hem sadece uzay bilimi de değil, durduk yere Yunan mitolojisi okumaya da başlamıştım. Rafta duran kocaman bir mitoloji ansiklopedisi vardı, küvete girip roman okur gibi onu okuyordum ve Zeus ne zaman birine yanaşmaya kalksa elimi ağzıma götürüp şok içinde kalıyordum. İncil okuyan Fleabag gibiydim.
Evet. Boş vaktimde Fleabag de izlemiştim. Güzel diziydi, sonunda ciğerimi sökmüş olsa da eğlenmiştim.
Bunların çoğunu Kutay'la yapıyorduk, ama uzaktık. O evinde, ben evimdeydim ve birlikte izleyeceğimiz şeyleri aynı anda başlatıp aynı anda durdurarak izliyorduk. Telefonla konuşmaya devam ederek de tepkilerimizi dinliyorduk. Keyifliydi. Kutay sanki doğduğum günden beri hayatımdaymış gibi hissediyordum ve hafızamın yerinde olmadığı düşünülürse zaten öyle sayılırdı – gözlerimi açtığım ilk anda gördüğüm ilk yüz onun yüzü olmuştu, haliyle yeni doğmuş halimle karşıma çıkan ilk kişi oydu ve hayatım boyunca da yanımda olmuş sayılırdı.
Sıkıntılarım yoktu. Keyifliydim. Durmadan bir şeyler yiyor ve günde altı farklı kahve çeşidi deneyerek geceleri enerji patlaması yaşayıp Kutay'la telefonda konuşurken bana eskiden nasıl biri olduğumu anlatmasını istiyordum. "Eskiyle yenisi arasında bir fark yok ki," deyip duruyordu o da. "Aylardır aşık olduğum kişiyle aynısın işte."
"Aylardır aşık olduğun kişi nasıl biri?" Beni bana anlat şeyini çok seviyordum, ister istemez egomu tatmin ediyordu ve bunu kendim yapmaktansa benim adıma başkalarının yapıyor olması daha zararsızdı. Kutay, Melih, Eda ve Irmak'ın anlattıklarına göre hayatlarında tanıdıkları en fiyakalı insanmışım. Tabii bunu Melih hariç diğerleri demeseydi, sadece Melih demiş olsaydı, asla inanmazdım: O kafayı kırmış bir manyaktı ve bunun farkındaydım.
Bu bir haftalık süreçte bir kere dışarı çıktık, aptal gibi alışveriş merkezi gezmiştik. Melih o kadar sıkılmıştı ki kitapçıya girip kitap bakmaya başladı. Ben de Kutay'a kızlarla kalıp Melih yalnız kalmasın diye onun yanına, kitapçıya gitmiştim. Melih'i rafların arasında bir kitabın karşısına diz çökmüş bir şekilde bulmuştum. Bir yeri ağrıyor sanıp Edaları çağırdığımda gülmeye başladılar. "Ne yapıyor?" diye sordum merak içinde.
"Kitaba tapıyor," dedi Eda.
"Hangi kitap?"
"Sırdaş: Ateşin Aydınlığı," dedi Melih."
"Altı üstü bir kitap değil mi?" diye sordum aptal gibi.
"Hayır," deyiverdi Eda. "O bir inanış."
"Bir yaşam tarzı." Irmak da onlara katılıyordu.
"Ben niye bilmiyorum o zaman?" diye sordum başımı eğip kollarımı göğsümde birleştirerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionÖğretmenine karşı duygular besleyen Rüzgar, gezinin sonunda hislerinin karmaşasında kaybolurken kendini bir başkasının dünyasında raks ederken bulur. Şimdiyse bir aşk üçgeninde hapsolmuştur...