Seni Göremeyeceksem Burada Olmamın Ne Anlamı Var?

1.5K 174 87
                                    

Herkese selaaam!! İyi Ol 4k okunmayı geçmiş bunun için teşekkür ederim. 

Kısa keseceğim birkaç bölüm önce Kutay karakteri hikayeye dahil oldu ve normalde yan karakter olacaktı ve birkaç bölüm sonrasında göndermeyi düşünüyordum fakat sonra kurguda birazcık değişiklik yapma kararı aldım ve başrol karakterlerden birisi yapmaya karar verdim. Bu bölüm onun hakkında fakat tamamen hakkında çok şeyden bahsetmek istemedim çünkü çok uzuyordu diğer bölümde yavaş yavaş yine hakkında onu tanıyabilirsiniz.

Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!

Olmam gereken biri var, olabileceğim bir şey

Hiçbir şey beni yıkamaz, gördüğüm hiçbir şey

Açtığım gözlerim, penceremden giren güneşin şeritler halinde odamda süzülmesiyle karşılaştı. Şanslıydım ki odam sabahları güneş görüyordu, aksi halde kış aylarında oldukça soğuk bir havayla mücadele etmek zorunda kalırdım. Tabii, yazları o kadar da şanslı olmuyordum bu konuda ama artık kışa yaklaşıyorduk, baharın ortalarındaydık ve soğuklar, yağmurlar yavaşça başlıyordu.

Havalar soğuyordu, soğumasına, ama bu maalesef ki benim geceleri terlemediğim anlamına gelmiyordu. Akşamları üşüyor olsam da üzerimi çıkararak yatıyordum, üstüme geçirdiğim örtüyle soğuktan korunuyor ve sabahın ilk ışıkları odama nüfuz etmeye başladığında örtüden kurtulup vücudumun olabildiğince hava almasını sağlıyordum.

Bir müddet bu kadarı yeterli oluyordu, fakat bir yerden sonra camı açmam gerekiyordu çünkü güneş tek başına yeterli değildi, sıcaklığı odayı öylesine kavuruyordu ki içeri hava girmeliydi, aksi halde aldığım nefes ciğerlerime ulaşmadan yok oluyordu ve boğulmaya başlıyordum.

Bu gece camımı saat sabah dört sularında açmıştım, güneş daha doğmamıştı ama ben sanki yanıyordum: Milyonlarca derecede gibi yanıyordum. Rüyalarımdan mı, kabuslarımdan mı bilmiyorum. Kabus bile olsalar ne gördüğümü hatırlamıyordum, bu da benim lanetim gibi bir şeydi aslında.

Ter içinde kalarak uyandım, birkaç dakika boyunca etrafıma bakındım, tavanı seyrettim. Üzerime geliyor gibiydi, ateşle çevrelenmiş de beni yakacaktı sanki.

Bir ay geçmişti.

Atlatabileceğim bir tecrübe değildi.

Güneşin G'sinden tiksinir haldeydim artık, sıcakla ilgili herhangi bir şey düşündüğüm anda öğüresim geliyordu. Şimdiyse sabah oldu, hala ter içindeydim. İlk işim duşa girmek olacaktı ki bu da en azından üzerimdeki teri ve kokudan sıyrılmamı sağlardı.

Müsait olup olmayacağını bilmiyordum ama Giray'la olan sohbetime girip günaydın mesajı gönderdim. Sohbette şöyle bir geçmişe gittiğimde gördüm ki bana en son dört gün önce yazmıştı. Onu anlıyordum, sabah akşam demeden bugüne hazırlık yapıyordu.

Bugün, büyük gündü. Şehre döndüğümüzden beri ilk defa okula gidecek, derse girecektik. Giray bir aydır olanları üstlerine anlatıyor ve kellesini kurtarmaya çalışıyordu.

Başarmıştı.

Hala okuldaydı, hala öğretmenimdi.

Bir yandan öğretmenim olmasının iyi mi yoksa kötü mü bir şey olduğunu düşünüyordum. Eğer öğretmenim olmasaydı bu ilişkiyi bir devlet sırrı olarak tutmamızın hiçbir sebebi olmayacaktı. Öte yandan da geçimini bu işle sağlıyordu, bırakması imkansızdı.

Duş almam uzun sürmedi, zaten üşüdüğüm için beş dakikadan uzun durmamaya çalışıyordum her seferinde. Belime sardığım havluyla odama döndüğümde giyeceklerimi hazırladım. Tamamen kurulanıp giyindiğimde geriye sadece gömleğimin düğmelerini iliklemek kalmıştı. Ekose gömleğimin üstteki iki hariç bütün düğmelerini ilikledikten sonra bu şekilde fazla boş hissettiğimi fark ederek pantolon askımı da takmaya karar verdim.

İyi Ol // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin