''Seungri!'' dedi Ji-yong oldukça sessiz bir şekilde.
''Uyan aptal!'' dedi korku doluyken.
''Seungri!'' dediğinde Seungri sonunda bir tepki vererek öksürmüştü. Ji-yong ise derin bir nefes almıştı o tepki verdiğinde.
''Ne oluyor ya?'' dedi Seungri gözlerini açtığında ama fark ettiği ilk şey ellerini hareket ettiremediği olmuştu.
''Bilmiyorum! Sen iyi misin?'' dedi Ji-yong derin nefesler alırken.
''Sanırım iyiyim'' dedi Seungri de ve bu sırada içinde bulundukları loş odanın büyük demir kapısı oldukça gürültülü bir şekilde açılmıştı.
''Uyuyan güzellerim uyanmış'' dedi ikisine de oldukça tanıdık gelen bir ses ama sesin sahibi asla tanımıyordu ikisi de.
''Sende kimsin?'' dedi Ji-yong bağlı olduğu sandalyeden elinden geldiğince doğrularak.
''Beni tanımıyorsunuz'' dedi Seung Hyun oldukça keyifli bir şekilde, kendisine yeni oyuncak bulmuştu ve bu sefer iki tanelerdi. Hem ayrıca Hyunjin'in çoktan icabına bakıldığı için Seung Hyun'un keyfine diyecek yoktu.
''Sesin tanıdık geliyor'' dedi Seungri, o Ji-yong'a göre çok daha dik başlı ve daha fazla asiydi.
''Evet zeki şey, düşün bakalım bugün kimle konuştun?'' dediğinde Ji-yong'ın gözleri büyümüştü.
''Oha be!'' dedi.
''Alt tarafı telefon şakası yapıyorduk!'' dediğinde Seung Hyun kaşlarını çatmıştı.
''Ama yanlış adama, yanlış kelimeler kullanarak yaptınız bunu'' dediğinde Seungri gözlerini devirmişti.
''Mesela o son küfür, asla olmaması gerekiyordu-''
''Küfrü ben ettim, onun bir suçu yok'' dedi Seungri adamın lafını bölerek, Ji-yong'ı koruması gereken her ortamda yaptığı gibi yine öne atılıyordu ve daha karşısında ki adamı tanımıyordu bile.
''Onu bırak gitsin, işin benimle'' dediğinde Seung Hyun ona doğru yaklaşmış ve çenesinden tutarak yüzünü sabitlemişti.
''Cesursun'' dedi onu suratını inceleyerek, yüzü o kadar güzeldi ki Seung Hyun ilk defa birinden sadece ilk bakışta etkilendiğini düşünüyordu ve bu kişi ergen bir erkekti.
''Ama aptal cesurluğu mu yoksa aşk cesurluğumu çözemedim'' deyip onun yüzünü bıraktı.
''Biz sadece en yakın arkadaşlarız'' dedi Ji-yong gözlerini devirerek.
''Evet aynı yatakta sarılarak uyuyan en yakın arkadaşlar'' dedi Seung Hyun bardağında ki viskiyi fondiplerken.
''Kimsenin sana değer verip vermemesi bizim suçumuz değil'' dedi Seungri oldukça dik bir şekilde.
''Bak velet'' dedi Seung Hyun.
''Dik başlılığın bana sökmez, senin yerinde olsam benim canımı sıkmamaya çalışırdım. Çünkü fark ettiysen ben insanlara zarar vermekten çekinmiyorum''
''Umurumda bile değil bu arada, Ji-yong'ı bırak gitsin. Bana istediğin her şeyi yapabilirsin'' dediğinde Seung Hyun tek kaşını kaldırarak baktı çocuğa.
''Ne dediğin hakkında bir fikrin yok'' dediğinde Seungri omuzlarını silkti.
''Ama zaten Ji-yong'ı bırakamam, çünkü ikinizde artık ölene kadar buradasınız ki bu süre zaten pek uzun değil'' dediğinde iki çocuğun gözleri de kocaman olmuştu.
''Sen kafayı yemişsin!'' dedi Seungri bağırarak.
''Alt tarafı telefon şakasıydı ki'' dedi Ji-yong oldukça sessiz bir şekilde, o çok hassas ve çok kırılgandı aslında ve ölmek falan asla istemiyordu onun hayalleri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRONG NUMBER | TOPRI
Fanfictionİki ergen bir arkadaş gecesinde işletmeye çalıştıkları numaranın başlarına nasıl bir dert açacağını nereden bilebilirdi ki? Bu hikaye yaş sınırlaması ve rahatsız edici ögelerle şiddet içermektedir. Lütfen boş atmayın ve rahatsız olacaksınız okumayın...