1 Hafta Sonra
''Bu çocuk beni deli edecek!'' dedi Soo Bin elinde ki tepsiyle mutfağa girerken.
''Ne oldu?'' dedi Yoongi sakince yemeğini yerken ama o sırada Seung Hyun girdi mutfağa.
''Patron'' diyerek ayağa kalkacak gibi oldu genç çocuk ama Seung Hyun omzundan bastırarak oturttu onu.
''Ne oluyor?'' dedi yardımcısı olan kadına doğru bakarken.
''Şu Seungri denen çocuk'' dedi Soo Bin derin bir nefes alarak.
''İnsanın sabrını sonuna kadar zorluyor resmen. Bir haftadır hiç bir şey yemedi ve yaralarına bakmama asla izin vermiyor. Ayrıca çok asi ve çok ters'' dedi yaşlı kadın derin bir kaç nefes alırken. Seung Hyun sinirli olmadığı zaman herkesin oturup sohbet dahi edebileceği bir insan olurdu çünkü.
''Peki diğeri?'' dedi Seung Hyun aklına gelen şeyle beraber.
''O çocuk çok tatlı patron ya'' dedi Yoongi elinde olmadan ama daha sonrasında hemen boğazını temizlemişti, Seung Hyun ise gülerek karşılık verdi genç çocuğa.
''Yoongi'nin hakkı var, çocuk ne dersem yapıyor ve teşekkür falan ediyor.'' Seung Hyun sadece elini çenesine götürmüş bir hmmlamıştı. Daha sonrasında herhangi bir tepki vermeden mutfaktan çıktığında Soo Bin'in kalkık kaşları Yoongi'yi bulmuştu ama Yoongi sadece omuzlarını silkmekle yetindi.
Seung Hyun ise evin eksi ikinci katına gidebilmek için evin asansörünü kullanmış ve büyük demir kapının önünde durmuştu ama kapıyı açmadan önce Ji-yong'ın küçük isyanı çekti dikkatini.
''Ya şunu yesen ne olur ki?!''
''Canım istemiyor-''
''Seungri lütfen bak bir hafta oldu ve sen gerçekten çok kötü durumdasın. Neden hala inat ediyorsun ki? Oyun oynamıyoruz burada farkında mısın?'' dediğinde Seungri derin bir nefes almıştı.
''Tavuk sevmiyorum sadece'' dediğinde Ji-yong kaşlarını kaldırmıştı.
''Ne?''
''Ya sevmiyorum işte? Aç kalacak kadar sevmiyorum'' dediğinde Ji-yong elinde ki tabağı oflayarak yeri bırakmıştı.
''Acaba bunu söylesek dikkate alırlar mı?''
''Sanmam'' dedi Seungri ama Seung Hyun gözlerini devirerek Yoongi'ye buraya hemen hızlıca bir sandviç getirmesini yazdıktan sonra demir kapıyı açtı ve içeri girdi. O içeri girince ikisi de susmuş ve önlerine dönmüştü ama Seungri gözlerini de devirmişti.
''Şimdi sana farklı bir şey getirecek Yoongi ve onu yiyeceksin'' dedi Seung Hyun derin bir nefes alarak, Seungri tam ağzını açmıştı ki Ji-yong onun açıkça cimcikledi.
''Ah!'' dediğinde Seung Hyun'un bakışları ikisine doğru dönmüştü.
''Ağrıları geçmedi de'' dedi Ji-yong oscarlık bir oyunculukla.
''Her neyse'' dedi Seung Hyun gözlerini devirerek.
''Eğer bir hafta boyunca uslu durur ve bütün yemeklerinizi yiyip benim canımı sıkmazsanız bir iki saatliğine üst kata çıkmanıza izin vereceğim'' dediğinde Ji-yong ve Seungri birbirine bakmıştı, Seungri tam ağzını tekrar açmıştı ki Ji-yong onu tekrar cimcikledi.
''Düz bir soru soracağım sadece!''
''Sana asla güvenmiyorum''
''nE?''
''Kendini dövdürmek için elinden geleni yapıyorsun aptal sus sadece'' Seung Hyun onları kaşlarını kaldırmış bir şekilde izliyordu. Asla on sekizlerine bir kaç ay kalmış olgun sayılabilecek kişiler değillerdi, ikisi de beş yaşında gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRONG NUMBER | TOPRI
Fanfictionİki ergen bir arkadaş gecesinde işletmeye çalıştıkları numaranın başlarına nasıl bir dert açacağını nereden bilebilirdi ki? Bu hikaye yaş sınırlaması ve rahatsız edici ögelerle şiddet içermektedir. Lütfen boş atmayın ve rahatsız olacaksınız okumayın...