Kural 18; Hasta Seungri

60 7 12
                                    

Seung Hyun kafasına yediği kar topuyla gözlerini devirdi. Ona kesinlikle 'bu hafta istediğin kadar şımarabilirsin' dememeliydi.

''Seungri'' dedi kahve bardağını çardakta ki masaya bırakırken.

''Kaşınma''

''Kaşısana'' dedi Seungri ona bir tane daha kar topu atarken. Neden bilmiyordu asla ama içinde bir enerji vardı, sanki Seung Hyun'la şu fırsat varken samimi olamazsa bir daha olamayacak gibi hissediyordu.

''Gelirsem seni kara gömerim'' dedi Seung Hyun ama yüzünde ki o ufacık gülümseme çok şey anlatıyordu, ciddi değildi sadece şaka yapıyordu.

''Bahse varım ki beni bir dakika içinde yakalayamazsın'' dedi Seungri elinde ki kar topunu iyice sıkıştırırken.

''Yakalarsam?'' dedi Seung Hyun tek kaşını kaldırarak.

''Yakalayamazsın''

''Sana o karı yediririm'' dedi Seung Hyun yavaşça ayağa kalkarken.

''Ya yakalayamazsan?'' dedi Seungri derin bir nefes alırken.

''Ne istiyorsun?''

''İstediğimi yapmazsın'' dedi Seungri derin bir nefes alarak.

''Söyle?''

''Bana bir kere sevgi sözcüğü kullanır mısın? Ne istersen, sadece bir kerecik?'' Seung Hyun derin bir nefes almıştı. Tam ağzını açmıştı ki Seungri tekrar konuştu.

''Hemen başka bir şey de düşene-''

''Koş'' dedi Seung Hyun, Seungri'nin gözleri büyürken Seung Hyun derin bir nefes daha alarak verandadan inmeye başlamıştı. Seungri ise onun bunu kabul etmiş olmasının da verdiği şaşkınlıkla bir anda koşmaya başlamıştı.

Seung Hyun mafya olduğu için koşmak konusunda çok iyi olabilirdi ama Seungri de iğrenç şeyler yaşamış biri olarak hem koşu da hem saklanmada gerçekten çok iyiydi. Hatta o kadar iyiydi ki Seung Hyun buna şaşırmıştı bile ancak tabi ki normalde asla kendisiyle yarışamazdı ama yine de onu yakalamayacaktı, kendisinden dünyaları isteyebilirdi. Mesela bir telefon, bir bilgisayar hatta küçüğe indirgemek gerekirse en masumcasından bir dvd çalar ve albümler ama o sadece sevildiğini hissetmek istiyordu her seferinde. O kadar ihtiyacı vardı ki buna aklına başka hiç bir şey istemi düşünmüyordu bile.

''Sen nasıl bu kadar hızlı olabilirsin?'' dedi Seung Hyun yalandan. Bakmayın Seungri'de farkındaydı onun asla kendi hızında hareket etmediğini ama bu sadece kendisinin işine geliyordu, demek ki o da sevgi göstermek istiyordu.

''Yetenek aşkım'' dedi Seungri sadece.

''Son on saniyen'' dediğinde Seung Hyun gözlerini devirmişti aa gülümseyen biri daha vardı, Yoongi. Seung Hyun'la hep abi kardeş gibi büyümüşlerdi ve on yıl sonunda onun yine böyle hayat dolu olduğunu görmek kendisini çok mutlu ediyordu. Özellikle sabah onun sırıtarak kendi dudaklarına dokunduğunu görünce çok mutlu olmuştu. Daesung'la olan ilişkisi boyunca da hep yanındaydı -bir arkadaşı olarak- ve her şeyi biliyordu tabi ki.

''Sanırım, yine yangınlar yine sen patron?'' dediğinde kafasına bir tane şaplak yemişti ama Seung Hyun'un hala gülümsüyor olması çok şey anlatmıştı kendisine. Şimdi onları izlerken bu yüzden onun bir çalışanı olarak değil onun bir arkadaşı olarak çok mutluydu. Bu sırada omuzuna bir el dokununca yerinde zıplamıştı ama anında arkasını döndüğünde gördüğü kişi yutkunmasına sebep olmuştu.

''Mü-müdür''

''Yoongi'' dedi Bong-am oldukça memnuniyetsiz bir yüz ifadesiyle ama o sırada kendisinin çok şaşırdığı bir şey oldu. Seung Hyun'un kahkaha attığını duydu.

WRONG NUMBER | TOPRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin