Seung Hyun'un ağzından, günlüğüne;
Bir insanın canı acıyabiliyormuş, her şeye rağmen. Seninle tanışmadan önce insanların sadece isminden bile korktuğu, o ağır mafya babasıydım. Sonra hayatıma sen girdin ve adeta bana bir kalbim olduğunu hatırlattın. Peki şimdi neden gidiyorsun benden? Sana, seni asla aldatmadığımı söyledim ben. Aldatmanın sadece soyunup sevişerek yapılmadığını da biliyorum zaten ama bu hayatta en nefret ettiğim şey benim, ihanet. Bunu benden bile iyi biliyordun Ri, neden inanmadın bana? İnandığını söylemiştin bir de, sadece sana hiç bir şey söylemediğim için bunun olması gerektiğini ve bana asla güvenemeyeceğini söylemiştin. Peki o zaman neden en azından son bir kez sana sarılarak uyumama izin vermedin? Hem de bana dedin ki, ''Midem bu saatten sonra ne seni, ne de seninle ilgili hiç bir şeyi kaldırmaz, kusura bakma'' ne zaman benden bu kadar nefret ettin?
Tamam bu ilişkiye çok saçma bir şekilde başladık, genel olarak şöyle bir baktığımda hem sorunlu kişi de ben oldum. Her ne olursa olsun alttan aldın ve ya görmezden geldin bunu biliyorum, bunun için minnettarım ama zaten sen beni sevdiğin, bana aşık olduğun için yapmadın bunu? Hata, hatalar yaptığımı hiç bir zaman inkar etmedim ben sana ama seni aldatmadım. Ben on yıl sonra ilk defa kalbimin attığını hissedip seni o kalbin içine almışken neden seni aldatıp senden vazgeçeyim ki? Hem de zamanında bütün hayatımı mahvedecek hatalar yapmama neden olan biriyle?
Belki de bu yüzden kalbim bu kadar acıyordur, bilmiyorum bunu. Yani belki kalbimin için de ki sen oraya sıkışıp kaldığın için sürekli tekmeliyordur kalbimi ve benimde canım acıyordur. Kim bilebilir ki? Ama öyle bir acı ki bu, şu an kaçıncı şişe viskiyi içiyorum asla bilmiyorum ve asla acım hafiflemiyor, azıcık bile hafiflemiyor ya, hatta aksine sanki her yudumda kat be kat artıyor bu acı. Sanırım benim alkol kullanmamdan nefret etmenle alakalı olabilir bu. Çünkü sen benim viski ve şarap şişelerimi saklardın her zaman. Kızarım diye çöpe atmaktan korkar, oraya buraya sıkıştırırdın her zaman.
Seungri benim canım acıyor ve ben bu acıyı nasıl dindireceğimi asla bilmiyorum. Bugün avukatım geldi, boşanma davasını açmışsın. O an ayaklarımın tutmadığını hissettim ve ben ilk defa yere yığılmaktan korktum. Böyle olacağını hiç bir zaman kestiremedim ben, seni bu kadar sevebileceğimi kendim bile düşünmemiştim ama o yatakta gözlerimi büyük bir yalnızlığa açtığımda daha da iyi alıyorum senin değerini, seni ne kadar sevdiğimi.
Sende hala beni seviyorsun, bunu biliyorum Seungri. Yüzüğünü hala takıyorsun her şeyden önce. Peki neden yapıyorsun bunu bize? Seni aldatmadım, bunu yapmadım ama bana inanmıyorsun. Bana inanman için ne yapmalıyım? İlla gelip Daesung denen o piçin mi söylemesi gerekiyor sana gerçekleri? Gerçi hiç fena fikir değilmiş, şimdi fark ettim de.
* (Yazardan)
Yoongi, Ji-yong ve Seungri kapının hayvan gibi çalınmasıyla oturdukları yerden sıçramışlardı. Yoongi anında elini belinde ki silahına götürürken ayağa kalkmıştı.
''Burada kalın'' dedikten sonra hayvan gibi çalan kapıya doğru yönelmişti ama Seung Hyun'un bağırmasıyla hem Seungri hem de Ji-yong yerlerinden kalmış ve onun peşine takılmışlardı.
''Yoongi!'' diye bağırmıştı Seung Hyun, Yoongi ise peşinde ki ufak farelere bakıp gözlerini devirdikten sonra silahını yavaşça beline geri yerleştirmiş ve kapıyı açmıştı.
''Patron?'' dediğinde daha o konuşmadan anlamıştı onun köpek gibi sarhoş olduğunu çünkü leş gibi viski kokuyordu.
''O nerede?'' dediğinde Yoongi derin bir nefes almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRONG NUMBER | TOPRI
Fanfictionİki ergen bir arkadaş gecesinde işletmeye çalıştıkları numaranın başlarına nasıl bir dert açacağını nereden bilebilirdi ki? Bu hikaye yaş sınırlaması ve rahatsız edici ögelerle şiddet içermektedir. Lütfen boş atmayın ve rahatsız olacaksınız okumayın...