''Neden bunu istedim asla bilmiyorum'' dedi Seungri ellerini yüzüne kapatırken.
''Ben tahmin edebiliyorum'' dedi Ji-yong gülümseyerek ama devamını getirmedi.
''Şu an odaklanmamız gereken şey senin Hyo-chan ile tanışacak olman, hem de babasının erkek arkadaşı olarak''
''Ama ben onun erkek arkadaşı değilim'' dediğinde Ji-yong yine sırıtmıştı.
''Anlaşılan o seni öyle görüyor'' dediğinde Seungri açık olan gözünü devirmişti. Diğerinde bandaj vardı çünkü.
''Biliyor musun yirmi sekiz yaşındaymış dolu dolu, dört ay sonra yirmi dokuz olacağım dedi'' Ji-yong kaşlarını kaldırarak bakmıştı ona.
''Sadece Young-bae'den büyük olduğunu biliyordum ama ops fazla mı büyük sanki?''
''Young-bae kaç ki?''
''Geçtiğimiz ay yirmi beş olmuş'' dediğinde Seungri tekrar gözünü devirmişti.
''Yine de dört yaş var aralarında'' dedi Ji-yong omuzlarını silkerek.
''Bana da biraz fazla geldi aslında, bilmiyorum''
''Zaten ölene kadar buraya kısıldık, boş versene. Onunla ilgilendiğin belli'' dedi Ji-yong gülümseyerek.
''Resmen onu denemişsin seni kızıyla tanıştırıp tanıştırmayacağı konusunda'' dediğinde Seungri kendi yatağında ki yastığı ona doğru fırlatmıştı. Bu sırada kapı açıldığında Ji-yong geri bir savaş başlatamamış kendi yatağında sadece doğrulmuştu.
''Hyo-chan geldi!'' diye incecik bir ses duyduklarında ikisi de birbirlerine bakıp gülümsemişti.
''Evet küçük hanım'' dedi Seung Hyun ve onun arkasından o da odaya girdi.
''Bakalım tahmin edebilecek misin?'' dediğinde Ji-yong ve Seungri birbirlerine bakıp gülümsemişti, küçük kız ise elini çenesine koymuş bir Ji-yong'a bir Seungri'ye doğru bakıyordu.
''Kolay'' dedi daha sonrasında ve gerçekten Seungri'ye doğru yürüdü ve kendisini kucağına alması için ellerini kaldırdı. Seungri ise hemen küçük kıza doğru eğildi ve onu kucağına aldı.
''Nereden bildin?'' dedi küçük kızın yüzünü kendi yüzüne yaslarken.
''Ellerinle oynuyordun! Yani heyecanlısın! Ama o'' dedi ve Ji-yong'ı gösterdi.
''Sadece gülüyordu'' dediğinde Seungri şaşkın gözlerle bakıyordu kendisine.
''Tanrım ne kadar zekisin!'' dediğinde küçük kızın yüzü anında kıpkırmızı olmuştu ve kendi yüzünü Seungri'nin göğsüne gizlemişti. Seung Hyun ise karşısında ki manzara yüzünden istemsizce gülümsemişti. Dışarıdan biri baksa kesinlikle onu tanıyamazdı.
''Çocuklarla arası iyidir'' dedi Ji-yong yavaşça ayağa kalkıp kendisinden büyük adamın yanına geldiğinde.
''Belli'' dedi Seung Hyun çoktan hararetli bir şekilde sohbet etmeye başlamış olan ikiliye bakarken.
''Acıyor mu?'' dedi Hyo-chan onun gözünü göstererek.
''Biraz''
''Öpiyim mi? Belki geçer. Babam hep geçti diyor'' dediğinde Seungri gülümsemiş ve kafasını sallamıştı. Küçük kız ise oldukça dikkatli bir şekilde Seungri'nin kucağında ayağa kalkmış ve onun bandajının üzerine ufacık bir öpücük kondurmuştu.
''Geçer şimdi'' dediğinde Seungri gülmüştü.
''Geçti bile'' dediğinde Hyo-chan'ın gözleri kocaman olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRONG NUMBER | TOPRI
Fanfictionİki ergen bir arkadaş gecesinde işletmeye çalıştıkları numaranın başlarına nasıl bir dert açacağını nereden bilebilirdi ki? Bu hikaye yaş sınırlaması ve rahatsız edici ögelerle şiddet içermektedir. Lütfen boş atmayın ve rahatsız olacaksınız okumayın...