Kural 20; Her güzel şeyin bir sonu vardır.

60 8 28
                                    

3 Yıl Sonra

Bir peri masalı ne kadar sürerdi? Bir yıl? İki yıl? On yıl? Seungri'nin ki üç yıl sürmüştü. O kadar güzeldi ki her şey... Tamamen Seungri'nin hayalinde ki gibi bir aşktı. Mutlulardı, her şey yolundaydı ve ikisi de birbirleri için sürekli kendi karakterlerinden dahi fedakarlık yapabiliyorlardı. Gerçek bir peri masalıydı hepsi sanki. Ona sürekli bir tanem diyordu mesela, sarılıyordu, öpüyordu, saçlarını okşuyordu. Kendisi de ona asla laf sokmuyor, her zaman yanında duruyor ve hep onu sakinleştiren kişi oluyordu (tabi ki gerekli zamanlarda) evli çiftlerden tek eksikleri cinsellikti ama Seungri buna da yavaş yavaş alışıyordu zaten ama her güzel şeyin sonu oluyordu değil mi?

''Seung'' dedi Seungri geri geri yürürken. Bir eliyle yanağını tutuyordu çünkü gerçekten çok acımıştı. Üç yıldan daha fazla olmuştu ondan fiziksel bir şeyler görmeyeli.

''Dinle ne olursun'' dedi ama bu sefer diğer yanağında hissettiği tokatla derin bir nefes almıştı.

''Neyi?'' dedi Seung Hyun dişlerinin arasından.

''NEYİ?!''

''Yanlış anladın-'' tekrar yediği tokatla yere düştü.

''Sana, onunla muhatap olmayacaksın demedim mi?!'' dedi Seung Hyun yere düşen çocuğa doğru bakarak.

''Ama-''

''KES SESİNİ!'' Seungri sustu, susmazsa bunun asla durmayacağını biliyordu, o kadar iyi tanıyordu ki. Sinirinin üstüne sinir eklemek Seungri'ye asla yardımcı olmayacaktı ve sinirlenmesine şu durumda bile kızamıyordu çünkü on az on kere düzgün bir şekilde o çocukla ne olursa olsun muhatap olma demişti ve Seung Hyun'un normal sınırı bile üçtü ama sıkıntı şuradaydı ki Seungri hiç bir şey yapmıyordu. Çocuk nereye gitse orada karşısına çıkıyordu resmen ve tamamen şansa Seung Hyun'da orada oluyordu.

Seung Hyun bunun nasıl olduğunu asla bilmiyordu, amacı ne bilmiyordu. Elinden geldiğince sakin kalmaya çalışmıştı ancak kendisinin de bunu kontrol mekanizması zaten kırıktı ve onu gerçekten bir çok kez uyarmıştı bunu yapmaması konusunda. Siniri o kadar tepesindeydi ki ne yaparsa yapsın geçeceğini hissedemiyordu.

Yarım saat kadar sonra kapı çalmıştı, Yoongi dayanamamıştı ve kendisi öne atılamayacağı için Young-bae'yi aramıştı. (Young-bae ve Ji-yong son bir buçuk yıldır beraber yaşıyorlardı ve onlar 'nikah tazeleme' adı altında evlenmişlerdi de) Yoongi gidip kapıyı açtığında iki adam birden koşarak eve girmiş ve anında salona doğru yönelmişlerdi. Ji-yong gördüğü manzara karşısında çığlık atarken Young-bae, Seung Hyun'un gözünün ne kadar döndüğünü fark etmişti.

Seungri hiç bir tepki vermeden ağzı yüzü kan içinde yerde yatıyordu ama Seung Hyun pek duracak gibi değildi. Bu yüzden Young-bae o anki adrenalinle bütün gücünü topladı ve onu belinden tutarak kendisine doğru çekti. Ji-yong ise anında hızlı adımlarla arkadaşının yanına doğru ilerledi ve eğilerek onu kendi kucağına doğru çekti.

''Ri?'' dedi yüzü kandan görünmeyen çocuğun saçlarını yüzünden çekerken.

''Seungri?'' dedi onun yüzünü hafiften sarsarken.

''KARIŞMA'' dediğini duydu Seung Hyun'un ama umurunda olmadı çünkü kalbi git gide daha hızlı atmaya başlamıştı. Seungri nefes almıyordu.

''NEYİNE KARIŞMA ÇOCUĞUN HALİNİN FARKINDA MISIN?!'' Ji-yong korkuyla elini Seungri'nin şah damarına bastırdığında çoktan ağlamaya başlamıştı.

''Kalbi atmıyor'' dedi kavga eden iki adama doğru kafasını çevirirken.

''Nefes de almıyor''

WRONG NUMBER | TOPRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin