Tuğkan - Yazık
Cigarettex After Sex - Keep On Loving You
Merhabalar. Umarım iyisinizdir. Çok dolu bir bölüm oldu ve duygu değişimlerine şimdiden hazır olun. Oy verip bol bol yorum bırakmayı lütfen ihmal etmeyin. Sizinleyim, keyifli okumalar o zaman. ^^
46.Bölüm: ''Gerçeklere Dökülmüş Mürekkep''
Asiye Karayazı'nın bakışları beni hem koruyor hem de savaş meydanında savunmasız bırakıyordu. Sanırım bundan kurtulmanın tek yolu onun anlatacağı ve benim de dinlemek zorunda olduğum cümlelerden geçiyordu. Kaçmak yoktu bilakis bu sefer ona giden de bendim.
Geçmişin geleceğe şekil vermesi mümkündür ama geleceğin geçmişi değiştirmesi imkânsızdır.
Şimdi gözlerine baktığım bu kadın benim geçmişimden gelip de geleceğime şekil verecek gibi durmuyordu ama geçmişimde var olan izlerini hissedebiliyordum. Sanki hep oradaydı ve bizi izliyordu. Çok gariptir ki bunu ilk kez hissetmiştim ve bundan nefret etmiştim.
Bir çiftleydik. Girişte Karayazı Çiftliği yazıyordu.
Neden burada olduğumu da niye buraya gelmeyi kabul ettiğimi bilmiyordum ama bu kadın benim önüme sürekli çıkıp da bir şeyler anlatmak istiyorsa dinlemekten da kaçamazdım. Ne söylerse söylesin dinleyecek ve yine kendi bildiğimi duymaya devam edecektim. Bu kadar önemli değilse zaten söylemezdi hiçbir şey. Hava biraz soğuk olduğundan içeri girmiş ve büyük salonda yanan şöminenin karşısındaki deri koltukta oturuyordum. Sakindim çünkü bana burada zarar verecek kimse olmadığını biliyordum, sakindim çünkü Asiye Karayazı bir yabancı olsa da benim düşmanım değildi.
İçeride bizden başka kimse yoktu ama kapıda bekleyen adamlar vardı. Sanki birilerinden korunması gereken iki kişiydik ama burada korunan tek kişinin de ben olduğumu hissediyordum.
''Bir şey içmek ister misin?'' diye sordu Asiye Karayazı çaprazımdaki koyu kahverengi deri koltuğun başında dikilirken. Sesi ve tavrı çok ılımlıydı.
''Hayır,'' dedim net bir dille. ''Benimle ne konuşacaksanız konuşur musunuz? Okulum var ve gecikmek istemiyorum.''
''Çok vaktini almak değil niyetim ama sanırım zamanlamam biraz yanlış oldu,'' dediğinde soğuk bir şekilde gülümsedim. ''Zamanlamalar hep yanlış olur zaten Asiye Hanım, bilmez miyim?''
Bu cümlem onun gözlerindeki ışığı biraz kararttığında hafifçe iç çekti ve koltuğa oturarak bana bakmaya devam etti. Oldukça düzenli ve kontrollüydü. Onunla ilgili gözlemlediğim tek şey, karşısındaki insanla konuşurken disiplini elden bırakmamasıydı. Bu hem bakışlarına hem ses tonuna hem de oturuşuna yansıyordu. Kahverengi saçlarının uçları hafif dalgalıydı ama bunun kendiliğinden olduğunu anlamıştım. Eliyle saç tellerini geriye ittiğinde yüzünün köşesindeki yanık izi daha çok ortaya çıktı ve bu hiç rahatsız edici durmuyordu. İçim acımıştı ama diğer yandan da ufak bir hayranlık duymamıştım değil. Öyle işte...
Ellerini bir araya getirdiğinde, ''Aslında nereden başlasam hiç bilmiyorum,'' dedi. ''Seni nasıl kırmadan, üzmeden konuşurum hiç bilmiyorum.''
''Bence direkt sona bağlayın ve bitirelim,'' dedim açıkça. ''İnanın söyleyeceğiniz hiçbir şey beni üzemez.''
Tam bu anda gözlerime öyle bir baktı ki sanki aksini iddia ediyordu ki öyleydi de. Kelimeler sessiz gözlerin dili olurdu ve Asiye Karayazı'nın gözleri de kelimelerinin dili olmuştu. ''Sana bir şey anlatacağım Leyla, dinledikten sonra ne olursa olsun ellerim daima ellerini bekliyor olacak. Ne kadar sürerse sürsün.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)
Teen Fiction''Şeytanın bileklerinde saklıdır belki de insanlığın rehberi zira böylesine bir insanlık yalnızca ondan öğrenilmiş kadar kötü olabilirdi.'' Her şeye rağmen yaşamaya devam etti çünkü yaşaması gerekti. İdealleri uğruna, hiçe sayılmış ruhu uğruna ve yı...