20.Bölüm: ''İki Kalbin Kıyameti''

144K 10.5K 24.9K
                                    

Cigarettes After Sex - Apocalypse

James Bay - Us

Merhaba. Sonunda geldik. Beklediğinize değecek bir bölüm olduğunu düşünüyorum.dd Bol bol oy ve yorum da almak istesem çok da büyük bir şey istememiş olurum, bilirsiniz bunlar insanı mutlu eder. Neyse... Şöyle bölüme alayım, satır arası yorumlarınızla birlikte. Keyifli okumalar ^^

20.Bölüm: ''İki Kalbin Kıyameti''

İnsan bazen boğulacağını bildiği halde yüzmek istiyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnsan bazen boğulacağını bildiği halde yüzmek istiyor.

Yanacağını, cayır cayır ateşler içerisinde kalacağı bilse bile soğuğu değil sıcağı arzuluyor çünkü yasaklar ve zıtlıklar insana daima tatlı gelen taraftır. Kabul, damakta eşsiz yahut hoş bir tat bırakmaz ama ödediğin her bedel ruhunun boşluklarına siner ve orada sünger gibi emilir. İnsan aslında uzak durması gerektiği halde bilerek üzerine yürüdüğü şeylerin esiridir.

Şu an arabanın içinde Seyit Ali ile oturuyor olmam da beni ona esir mi düşürür? Şu an yan yana oluyor oluşumuz beni ona yasak mı kılar yani?

İnsan bazen kalbinin kırılacağını bildiği halde hissetmek istiyor işte...

Kırık kalpler mi? Hangi kalp kırılmadan hissedebilir ki birini? İncinmemiş kalpler asla doğru şeyleri hissedemez. İncindiğim doğru ama hislerimle yüzleşmedim henüz.

Tamam ya, sarılınca ona kalbim biraz şey oldu işte.

Anlayın işte ondan!

Arabanın içinde öylece oturuyorduk. Evimin aşağı sokağındaydık. Hava oldukça karanlıktı ve sokakta ölüme yatmış bir aslanın sessizliği hâkimdi. Gök bile sakindi. Derin bir nefes alıp verdim önümdeki boş yola bakarken. Konuşmuyorduk ki zaten ve ben hâlâ neden burada oturduğumu bilmiyordum. O da hiç ses etmiyordu. Oturduğum yere kendimi çivilenmiş gibi hissediyordum. Dudaklarımı ısırıp serbest bırakırken tekrar soluklandım ve ağzımı aralayarak, ''Çok garip bir geceydi,'' diye mırıldandım. Bunu neden söylemiştim bilmiyordum, aslında içimde çok şey vardı ve ben onları nasıl dışıma dökeceğimi kestirememiştim.

Seyit Ali sakin bir ses tonuyla omzunu hafifçe silkti. ''Giriş fena sayılmaz, gelişmenin ağzına sıçayım,'' deyip yüzünü yüzüme çevirdi ve dudağının kenarıyla usulca gülümsedi. ''Ama sonuç güzel.''

Gülmemek için kendimi tutarken tavrımdan ödün vermeyerek, ''Sonuç derken neyi kast ettiğini anlamadım açıkçası?'' diye sordum. Düzelttim. ''Yani ben ortada bir sonuç göremiyorum da.''

Yüzündeki ifade yerini daha muzip bir tebessüme bıraktığında arabanın içindeki karanlığı yalnızca bakışlarımızla aydınlattığımızı fark ettim çünkü gözlerindeki parlaklık dudaklarına düşmüştü. ''Sonucu göremezsin zaten, onu hissedersin.''

NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin