Fleurie - Hurricane
Sia - Chandelier
4.Bölüm: ''İhanetin Yabancı Şahidi''
Güven, birinin boynuna urgan ipi asıp onu darağacına çıkartmak kadar cesaret gerektiren bir ünvandı. Aynı zamanda soğukkanlılık. Birine güvenmek sandığımız kadar kolay olsaydı şayet, bu dünya hayal kırıklıklarıyla dolu bir düzeni kurmazdı. Ellerimize bırakılan o sadakat şerbetini hep en sevdiklerimiz içirmezdi bize. Güven, çok kolay kurulan bir şey olsaydı şayet, insanın tek bir hareketi bile şüphelerle dolu bir okyanusu bize bırakmazdı.
Bu yüzden bu hayatta kendimden başka kimseye güvenmiyordum. Öyle bir kelimeydi ki bu, dev bir ansiklopedinin içindeki binlerce kelimeyi tek başına hükümsüz kılabilirdi çünkü peşinde onlarca kelime sürüklerdi. Hayal kırıklığı, acı, hüzün, keder, pişmanlık...
İnsan güvenmemeli kimseye,
Özellikle verdiğimiz güvenin onda birini göremediğimiz kimselere.
İpek,
Olduğum yerde o kapının kapanışını izledim. Aslında çokça şaşırdığım ya da başımdan aşağı kaynar suların döküldüğü bir anın içinde değildim ama alnımdaki bu izler merakımın somut haliydi. Ellerimi cebimden çıkarıp saçlarımı omzumdan geriye doğru ittim. Oraya gidip gitmemek konusunda kararsız kalmıştım. Fevri davranmamalıydım. Zaten bir şeyler varsa, bu elbet açığa çıkardı. Çıkmazsa da, ben mutlaka çıkartırdım.
Ama şimdi değil.
Vaktinden önce yaprak kımıldamazmış derler ya,
Vakti geldiğinde yaprakları fırtınalarda boğacağımı da bilmeliler.
Kafamı sağa sola salladım ve dişlerimi dudaklarıma geçirip omzumu silktim. Sonra da gözlerimi oradan çekip sınıfa çıktım. O esnada da zil çaldı. Rahat olmalıydım, benim açımdan bir şey yoktu. Acele etmek zorunda da değildim. Varsa bir şey görürdüm, ama şu an değildi.
Ellerim kapüşonumun cebinde sınıfa girdim ve sakin adımlarla sırama gidip oturdum. Bacaklarımı üst üste atıp öylece önüme bakıp tek elimi cebimde tutarak diğeriyle de kalemle oynamaya başladım. Düşünmek istemiyordum, ne o odada olanları ne de yarını. Hissiz bir vaziyette elimdeki kalemi döndürmeye başladığımda Semih yanıma oturdu. Güldüm. ''Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?'' diye sordum.
Yüzüne bakmıyordum ama kaşlarını yukarı kaldırmıştı ve sırıtıyordu. ''Hayır. Hem ben seviyorum seninle uğraşmayı.''
''Bayağı iyi itiraf ediyorsun her şeyi,'' diye mırıldandım. ''Doğuştan mı geliyor? Yoksa genetik mi?''
''Sana özel.''
''Bak bak,'' dedim dudağımın kenarını kıvırıp ona gözlerimi çevirirken. Kahverengi saçlarını sol tarafa doğru yatırmıştı ve kahverengi gözlerinin içi gözlerimin ta içini izliyordu. Ona tuhaf bir bakış attım. ''Sen ciddi misin yoksa gerçekten benimle uğraşmayı seviyor musun?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)
Teen Fiction''Şeytanın bileklerinde saklıdır belki de insanlığın rehberi zira böylesine bir insanlık yalnızca ondan öğrenilmiş kadar kötü olabilirdi.'' Her şeye rağmen yaşamaya devam etti çünkü yaşaması gerekti. İdealleri uğruna, hiçe sayılmış ruhu uğruna ve yı...