NOTANIN ERVAHI
27.07.2018
Gecenin acısından damlayan her bir sızı bileğindeki ritimde yıkandı.
Kaçtı,
Kaçmak zorundaydı.
Defalarca düştü,
Kalkmak zorundaydı.
Kalktı.
Biliyordu ki ona kendinden başkası fayda sağlamazdı, etrafındaki zehirli tellere dokununca yanacaktı, çünkü hayat hiçbir zaman adil olmadı.
Ve o bir ömre sığdıramadığı ruhunu tek bir notaya bağladı... Onu çaldı, fısıldadı, kırdı ve yıktı.
Göğüs kafesinin kemiklerinden oluk oluk eskitilmiş nefesler akıyordu, buram buram peydâh oldu emanet soluklar... Pes etmedi hiçbir zaman da etmeyecekti. Bir gün, tek bir günlüğüne dâhi olsa emanet ettiği ruhunu geri alacağını biliyordu.
Sonucunda sakat kalıp, parmakları körelse bile bunu başaracağına inanıyordu.
Gücü ve hırsı, onun kalkanıydı.
Kendini korumak değildi mahareti, kendini yaşatmaktı.
Ve yaşadı.
Yaşayacaktı...
Genç kız küçük ve boyası dökülen penceresinin önünde duran perdeyi araladı birkaç santim kadar, sonra dışarı baktı. Sokak bildiği gibiydi, herkes aynıydı, her gün bir öncekinin kopyasıydı. Gözleri etrafı kısaca süzdükten sonra perdeyi kapattı ve sakince aynasının karşısına geçerek ellerini uzun saçlarına götürüp onları toplamaya başladı. Hissizdi, hissizlik evi olmuştu. Bileğindeki siyah tokayı saçlarını topladığı noktaya ulaştırdı ve birkaç düğüm atıp bağladı.
Kolları kafasından aşağı inerken derin bir nefes aldı. Aynasına yaklaştı ve kurumuş dudaklarına baktı. Kendini seviyordu, her ne kadar kusursuz olmasa da hiçbir yerine isyan etmiyordu. İri gözlerini kıstı ve masasının üzerinde duran ruja uzanarak kapağını açtı. Tenini ortaya çıkaran bir renkten yana tercih kullanmadı. Ruju üst dudağının üzerinde gezdirdikten sonra elindeki malzemenin kapağını kapatarak dudaklarını birbirine bastırdı.
Elindekini masasının üzerine bıraktıktan sonra yeniden aynaya baktı. İçinde dışına taşırmaya korktuğu duygular barındırıyordu ama hissizdi, öyle olmak zorunda olduğuna inanıyordu.
Gülümsedi,
İçinde bulunduğu bataklığın farkında değilmiş gibi gülümsemeye devam etti.
Sonra kapısı çaldı.
''Abla,'' diye seslendi küçük erkek kardeşi. ''Kahvaltıya.''
Yüzünü kapalı kapısına çevirdi. ''Geliyorum,'' diye mırıldandı sakince. Aynanın karşısından derhâl ayrılarak okul çantasının fermuarını kapattı. Oradan şarjda olan telefonuna uzanarak deri ceketinin cebine koydu.
Fazla zaman harcamadan odasından çıkarak mutfağa yürüdü. Mutfağa girmeden evvel çantasını dış kapının yanında duran dolabın üzerine koyarak yönünü yeniden mutfağa çevirdi. İçeri girdiğinde küçük kardeşi öylece oturuyordu. Her zaman ki gibi sessizdi. ''Annemler uyanmadı mı?'' diye sordu genç kız ocağın üzerinde duran çaydanlığa yönelirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)
Teen Fiction''Şeytanın bileklerinde saklıdır belki de insanlığın rehberi zira böylesine bir insanlık yalnızca ondan öğrenilmiş kadar kötü olabilirdi.'' Her şeye rağmen yaşamaya devam etti çünkü yaşaması gerekti. İdealleri uğruna, hiçe sayılmış ruhu uğruna ve yı...