Demi Lovato - Shouldn't Come Back
Halsey - Without Me
Merhaba, çiçeklerim. Sonunda gelebildik. Güzel geldik ama bunu bölümü okumadan söyleyeyim. Umarım severek okursunuz siz de.
Ben şimdiye dek hiçbir hikâyeme yorum ve oy sınırı koymadım, koymam da ama hani diyorum parlatın şu yıldızları da ben de bir hoş olayım, doldurun şu yorumları da hepten hoş olayım. :')
18.Bölüm: ''Bir Kutu Mor''
Hastane kokusu.
Bilirsiniz bu koku; ölüm ve yaşam arasındaki bağın arasına serpiştirilmiş acı güllerin yapraklarından yükselir. Görünüşü güzeldir ama yanına yaklaştıkça ve onu kokladıkça güzelliği çürür. Tıpkı hayat gibi. Yaşamak güzeldir ama onunla tanıştıkça, zorluklarını tattıkça aslında ne kadar ekşi bir şey olduğunu anlarsınız. Fakat gerçeklerden kaçmak zordur, sevmediğiniz her şeyden kaçmak zordur. Hastaneleri sevmiyordum ama buradaydım.
Sorumlusu kimdi?
Onun var ya ben...
Gözlerimi ağır ağır açtığım vakit gördüğüm ilk şey beyaz bir duvar olmuştu. Üzerimdeki bu tarifsiz ağrı ve uyuşmaları ilk kez yaşıyordum. Boğazımdaki kuru tat ve hissiyat dudaklarımı da birbirine kenetlemişken onları araladım ve dilimle ıslattım. Kafamı hafifçe hareket ettirdiğimde kolumdan yukarıya doğru tırmanan bir serum kablosunu fark etmem uzun sürmedi. Çatık kaşlarımla kolumdaki iğneyi gördüğümde Semih'in sesini işittim. ''Leyla,'' dedi oturduğu yerden kalkıp yanıma geldiğinde. ''Daha iyi misin?''
Semih'in endişeli yüz ifadesine boş boş bakıp, ''Bayıldım mı ya ben?'' diye sordum.
''Evet,'' dedi çabucak onaylarken. ''Bayıldın.''
''Ayıltsaydın o zaman.''
Yüzü ekşidi. ''Denedim ama olmadı. Ben de seni hastaneye getirdim.''
Kolumu oynatmaya çalışırken tepemde duran seruma baktım. Bitmesine çok az kalmıştı. ''Ne kadar süredir buradayım, Semih?'' diye sordum gözlerimi yeniden yüzüne çevirirken. ''Ben iyi hissediyorum, gidebilir miyiz?''
''İki saat kadar. Doktorla konuşayım bir,'' dedi Semih sakince. ''Serum bitince çıkabilirsiniz demişti ama.'' Gözlerimi usulca kapatıp açarken onu dinledim ve üzerimdeki hastane çarşafını hafifçe aşağı doğru ittim. Saçlarım yastığın üzerine dağılmıştı. Semih, ''Ve onu aradım,'' dedi.
''Kimi?'' diye sordum çatık kaşlarımla.
''Seni bu hale getiren Seyit Ali denen adamı.''
''Ne?'' dedim sesimi yükseltirken. Adını duymak ve bu halde onun yüzünden burada yatıyor olmak beni zaten fazlasıyla germişken Semih'in bunu yaptığını bilmek üstüne katlamıştı. Evet, ben bayılmıştım ve bunda fazlasıyla pay sahibiydi ama bunu yalnızca ben bilmek istiyordum. ''Bunu neden yaptın ki? Ben onun yüzünden bu halde değilim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)
Fiksi Remaja''Şeytanın bileklerinde saklıdır belki de insanlığın rehberi zira böylesine bir insanlık yalnızca ondan öğrenilmiş kadar kötü olabilirdi.'' Her şeye rağmen yaşamaya devam etti çünkü yaşaması gerekti. İdealleri uğruna, hiçe sayılmış ruhu uğruna ve yı...