8.Bölüm: ''Felaketin İçinde Felaket''

128K 9.2K 20.6K
                                    

Boy Epic - Scars

Manga & Göksel - Dursun Zaman 

8.Bölüm: "Felaketin İçinde Felaket"

Bu kadar küçük bir dünya için büyük değil miydi yaşadıklarımız?

Kainatın bize sunduğu tüm güzellikleri bildiğimiz halde onları yaşayamamak nasıl bir azapsa, yaşayanların kıymet bilmediği kadar da boş bir hayattı bu. Ben aslında sahip olduğum şeylerden şikâyet etmekle bazen bencillik yapıyordum. Bunun farkındaydım. Mutlu aile tablom yoktu ama şükretmeme sebep olacak insanlar vardı hayatımda.

Babam ve kardeşim.

Hani insan hayata tutunmak için bir sebep bulur ya, benim de çoğu zaman sebebim onlardı. Eh, sanki ben de intiharın eşiğine gelmiş bir kız gibi konuşuyorum ya şu an... Hayır, kendi hayatımı kendim bitirecek kadar kafayı yemedim. Deliydim ama aklı başında bir delilik güzeldi.

Zaten aklı başında olan insan biraz da olsa delidir.

Benim gibi.

''Sen hazırlan ben de şu sofrayı toplayıp geliyorum,'' dedim elimdeki zeytin tabağını sofradan kaldırırken. Ömer başını sallarken mutfaktan çıkıp odamıza gitti. Az sonra babam gelecekti lâkin ben yine onları ekecektim. Şarkı söylemeye gidecektim. Emre ile buluşacaktık. Sanki yıllardır elime mikrofon almıyor gibiydim. İçimde garip bir heyecan vardı ama bu heyecanı hep sevmiştim.

Sofrayı toplamaya başlarken, bulaşıkları yıkamak için su ısıttım. O esnada annem içeri girdi. ''Sen git hazırlan ben yıkarım,'' dedi. Duraksadım ve şaşkınlığımı belli ederek gözlerine baktım. ''Şaşırtıyorsun beni.''

''Abartma Leyla,'' dedi soğuk bir sesle. Kollarını sıvarken ocağın üzerindeki ısınan sıcak suyun altını kapattı. ''O kadar kötü biri değilim.''

Omuz silktim. ''Kötü biri olduğunu ima etmiyorum ama beklenmedik bir hareketti sadece. Üstelik babamla buluşacağımızı biliyorsun.''

''Gelmeyecek misin bugün eve?'' diye sordu sıcak suyu, bulaşık yıkamak için çıkardığım plastik kabın içine dökerken. Dudaklarımı sarkıttım. ''Gelmem sanırım.''

''İyi.''

''İyi.''

''Tamam, git değiştir üzerini.''

Ona saf saf bakmaya başladım. Üzerime bıraktığı bu algılar beni garip hissettiriyordu. Daha fazla ortada kabak gibi durmaktan kaçınarak odama girdim ve kendime minik bir çanta hazırlamaya başladım.

Ömer, ''Sen bugün yine ekecek misin bizi?'' diye sordu sakince.

Kafamı salladım. ''Evet.'' Sonra gözlerine bakıp tebessüm ettim. ''Ama akşam beraberiz yine. Belki bir şeyler yaparız.''

Gülümsedi. Gözlerinde baharı gördüm. ''Olur. Buz Devri'ni izleriz yine.''

Gözlerimi devirirken kıkırdadım. ''Evet, bin beş yüzüncü kez.''

Kaşlarını çattı ve bana parmağını kaldırdı. ''Hanım hanım, onlar benim yavrularım.''

Ekledim. ''Onları alacaksan önce beni yok etmelisin.''

Daha fazla ciddi kalamadı ve gülmeye başladı. Parmağını indirirken ben de ona eşlik ettim ve saçlarını karıştırdım. ''Artık ezberledim sayende, hatta babam da ezberledi kesin.''

''Ama hep beraber izleyebileceğimiz filmler çok az ve bu seri çok güzel,'' deyip devam etti. ''Başka fimlerde ayıp sahneler çıkınca ben çok utanıyorum.''

NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin