Manga - Cevapsız Sorular
Tuğkan - Bu Yüzden
Merhabalar! Umarım iyisinizdir. Size çok uzun ve müthiş dolu bir bölümle geldim. Hiçbir zaman oy ve yorum sınırı koymadım fakat lütfen elimizi açık tutalım. Bu bölüm bunu hak ediyor. Herkese keyifli okumalar diliyorum. ^^
49.Bölüm: ''Enkazın Çöktüğü Karanlık''
Yaşanmışlıkların bana öğrettiği çok şey vardı ve bunlardan biri de; ne kadar inkâr edersen et, ne kadar yok sayarsan say başlangıç noktan bitiş çizgindir.
Babam, ben ve Seyit Ali... Tuhaf ama olması gereken bir tablo diyebiliriz zira üstü kapatılmış bir defteri aralamanın vaktinin geldiğini biliyordum. Halledilmeyen daha doğrusu konunun kapandığını bilsek bile aslında öyle olmadığını görenlerdik. Burada belki de biraz sonra kendimi bile şaşırtacak şeyler söyleyebilirdim çünkü bu kez aklım değil kalbim alarm vermeye başlayacaktı. O günden sonra ilk kez kalbimin sesine yönelecektim. Böyle olacağını hissediyordum.
Babam önce bana sonra da Seyit Ali'ye şaşkınca baktığında o şaşkın ifadesi bir anda çatık kaşlara ve öfkeye dönüştü. Bunu apaçık belli etmedi ama gözlerinde en net gördüğüm olgu buydu. ''Sen?'' diye sordu afallamış gibi. Sesi kızgındı. ''Senin burada ne işin var? Senin kızımın hayatında artık bir yerin olmadığını bilmen gerekiyor!'' Kimseye söz hakkı tanımadan olayı bir an evvel kapatmak istercesine soludu ve kapıyı gösterdi. ''Hemen çık git bu odadan ve bir daha asla ama asla geri gelme!''
''Baba sakin ol,'' diye kalkmaya çalıştım yattığım yerden. Ağrılarım buna biraz engel olsa da başarabilmem uzun sürmedi. Seyit Ali endişeyle yardım etmeye el uzattığında ona bakmadan, ''İyiyim,'' diyebildim.
Babam, ''Neva kendini yorma,'' dedi. Üzerime doğru geldiğinde gözlerine imalı bir şekilde bakıp, ''Yorgun değilim,'' dedim. ''Ben şu an kendimi gayet iyi hissediyorum ama sanırım bir şeyler konuşacak gibiyiz.''
''Hiçbir şey konuşmayacağız,'' dedi babam bu fikirden hoşnut kalmazken. Ardından yüzündeki öfke maskesini düşürmeden yeniden hemen tepemde dikilen Seyit Ali'ye baktı. ''O buradan gidecek ve bir daha geri dönmeyecek! Biz öyle konuşmuştuk ama sözünü tutmadı!''
Gözlerimi kırpıştırdım. ''Anlamadım siz konuştunuz?''
''Sanırım doğru bir zaman değil,'' dedi Seyit Ali şeffaf bir ses tonuyla. İleri doğru hareket ettiğinde bir anda eline uzandım ve parmaklarının ucuna tutunarak onu durdurdum. ''Hayır, yanlış olan zaman değil.'' Gözleri ellerimize kaydığında babamın yüz ifadesine bakmak bile istemedim çünkü bu beni yoran durumdan aydınlığa çıkmam gerektiğini biliyordum.
Seyit Ali'nin elini bıraktığımda kendimi biraz daha öne iterek kolumdaki iğnelere dikkat edip doğruldum ve ayaklarımı yataktan sarkıttım. Babam hayrete düşmüş gibi yüzüme doğru eğildiğinde, ''Neva konuşacak bir şey yok,'' dedi. ''Ve ciddi bir operasyon geçirdin yani dinlenmek gerek. Lütfen dinlen!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)
Teen Fiction''Şeytanın bileklerinde saklıdır belki de insanlığın rehberi zira böylesine bir insanlık yalnızca ondan öğrenilmiş kadar kötü olabilirdi.'' Her şeye rağmen yaşamaya devam etti çünkü yaşaması gerekti. İdealleri uğruna, hiçe sayılmış ruhu uğruna ve yı...