İkimiz de ellerimizi nereye koyacağımızı bilemeyerek tedirgin bir şekilde oturuyorduk. Neyse ki geldiğimiz restoran fazla kalabalık olmadığı için bir nebze rahattım. O sırada bize doğru gelen genç bir garson elindeki menüyü masaya bıraktığında göz ucuyla bana baktıktan sonra hızlıca Mahir'e dönmüştü ki tekrar bana baktı.
"Hoş geldiniz, ne alırdınız?" diye sorarken kalemiyle not defterini hazır tuttuğunda henüz karar vermediğim için ortaya koyduğu menüyü açtım ve Mahir'e kaçamak bir bakış attım. Fakat Mahir bana bakmak yerine garsona bakıyordu ve tek kaşı havaya kalkmıştı.
"Hayatım ne yiyelim? Karar veremedim." diyerek masanın üzerinden uzanıp koluna dokunduğumda gözlerini garsondan ayırıp bana döndü ve yüz ifadesini hızlıca düzelterek tebessüm ederken kolundaki elimi tuttu.
"Benim için fark etmez. Sen ikimize de seç fıstığım." dediğinde bana ilk defa böyle hitap ettiği için bir an heyecanlanırken gözlerimi kırpıştırıp önüme döndüm ve menüye hızlıca göz attıktan sonra yemek seçtiğimde hevesle garsona döndüm.
"Taze fasulye ve pilav alabilir miyiz?" diye sorduğumda garson ilgiyle bana bakarken tebessüm ederek başını salladı ve elindeki not defterine bir şeyler yazdı.
"Tabii alabilirsiniz.." derken genişçe gülümsediğinde tam önüme dönecekken aklıma gelen şeyle tekrar garsona döndüm.
"İki de ayran." dedim ve çocuk onu da not ederken başını kaldırıp bu defa Mahir'e baktığında yüzündeki gülümseme aniden soldu. O sırada dönüp Mahir'e baktığımda çocuğa öyle bir bakıyordu ki gözlerinden alev çıkıyordu.
"Ben siparişleri getireyim." diyerek geri geri adımlar atan çocuk hızlı adımlarla bizden uzaklaşırken Mahir çocuk gidene kadar arkasından baktı ve bir kapıdan içeri girdiğinde bana döndü. Derin bir nefes verdikten sonra elini boynuna götürüp sıvazlamaya başlarken masanın altında dizlerini salladığına emindim çünkü masa da sallanıyordu.
"Şşş, kıskandın mı bakayım sen beni?" dedikten sonra muzipçe gülerek elini tuttuğumda Mahir göz devirip elini elimden çekti. "Biraz sakin ol Mahir. Çok gerginsin." derken eğlenerek güldüğümdeyse tekrar derin bir nefes verip bana döndü.
"Bu gece bu kadar güzel olmak zorunda mıydın?" deyip sahte bir sitemle konuştuğunda iltifatına omzumu silkerek cevap verdim ve memnuniyetle gülümsedim. "Hayır kavga çıkacak, gecemiz mahvolacak ondan korkuyorum. Yoksa bu kadar sakin kalamam." dediğinde benim için kendini dizginliyor oluşu hoşuma giderken uzanıp Mahir'in çenesini sıktım.
"Sen de kıskanınca çok tatlı oluyorsun onu ne yapacağız? Ayrıca yan masada oturan kızlar geldiğimizden beri seni izliyor. Ben bir şey diyor muyum?" diyerek elimi geri çektiğimde Mahir kaşlarını çatarak bir süre bana baktı.
"Anlamadım, beni kıskanmıyor musun?" diye merakla sorduğunda içten içe kıskansam da hayır anlamında kafamı salladım. "Nasıl ya? Hiç mi kıskanmıyorsun?" derken yüzünün asıldığını fark ettiğimdeyse doğruyu söylemeye karar verdim ve göz ucuyla yandaki kızlara bakıp Mahir'e döndüm.
"Yani aslında kıskanmıyorum dersem yalan olur. Ama sen gözlerini benden ayırmadığın için sorun yok. Eğer kızların baktığını fark edip sen de onlara baksaydın o zaman iş değişirdi tabi." dediğimde Mahir yakalarını düzelterek arkasına yaslanırken büyük bir gururla gülümsedi.
"Karşımda yıldız varken ben ne yapayım gök taşını?" deyip göz kırptığında amacının bana iltifat etmek olduğunu biliyordum ancak üzerine gitmek istediğim için bilerek kaşlarımı çattım.
"Gök taşı derken? Sen şimdi kızlara taş gibi mi demek istedin?" derken tek kaşımı kaldırdığımda gülmemek için kendimi zor tutuyordum çünkü Mahir afallamış bir şekilde bana bakıyordu. "Cevap vermediğine göre hakkındaki suçlamaları kabul ediyorsun, doğru mu anladım Mahir Keskin?" diyerek hukuk jargonuyla konuştuğumdaysa amacım şaka yaptığımı belli etmekti ancak Mahir dili tutulmuş gibi bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI (Avukat Kitabı Serisi)
RomantikCanını vatan uğruna feda eden, kalleş saldırılar sonucu hayatını kaybeden bütün aziz şehitlerimize saygı, sevgi ve sonsuz minnetle... 🇹🇷 - - - Bir zamanlar ormanın derinliklerinde yapayalnız yaşayan bir asker varmış. Günlerden bir gün bütün ömrü s...