Yıldız'ın Anlatımıyla:
Kapının tıklandığını duyarak kafamı önümde duran dosyadan kaldırıp kapıya baktım ve gir komutu vererek gelecek kişiyi bekledim. Bir yandan da omuzlarıma masaj yapıyordum çünkü günlerdir masa başında oturmaktan sırtım tutulmuştu. O sırada açılan kapıdan yalnızca bir poşet çıktığında kaşlarım çatılırken elindeki poşeti sallayan kişinin kim olduğunu anladığımda keyifle gülümsedim. Sabah onu odadan kovduğumdan beri görmediğim için özlemiştim. Ardından kapıyı biraz daha açarak kafasını gösteren Mahir'e halsizce gülümserken dosyayı kapatıp ona baktım.
"Müsait misiniz savcım?" diye usulen sorsa da cevabımı beklemeden odaya girip kapıyı kapadığında oturduğum yerden kalkıp ona doğru yürüdüm ve hiç beklemediği bir anda sıkıca sarıldım. Poşeti tutan eli havada kalırken diğer eliyle belime sarıldığındaysa huzurlu bir iç çektim ve geri çekilmeden önce yanağından öpüp gülümsedim.
"Hoş geldin." dedikten sonra bakışlarım elindeki poşete kaydığında Mahir de poşete baktı ve elimden tutarak misafir koltuğuna oturmamı sağladı. "Elindeki ne?" dediğimdeyse kendisi de karşıma otururken poşetten iki dürüm ve iki ayran çıkardığını görüp gülümsedim. Çıkardıklarını sehpaya dizdikten sonra üzerindeki ceketi çıkarıp gömleğinin kollarını sıyırdığındaysa dürümlerden birinin kağıdını açmaya başladı.
"Akşama kadar odandan çıkmanı bekledim. Ama baktım senin yemek molası vereceğin yok, ben de dürüm söyledim. Acılı mı seversin, acısız mı bilmediğim için biber turşusu da istedim." derken açtığı dürümü bana uzattığında uzanıp elinden aldım.
"Benim için fark etmez. Ben yemek seçmem zaten." deyip dürümümden bir ısırık alırken Mahir'in bakışları durgunlaştığında merakla ona baktım. "Bir şey mi oldu?" derken bir yandan ağzımdaki lokmayı yutuyordum.
"Hiç. Bir şey hatırladım da.." dedikten sonra önüne dönüp kendi dürümünü açtığında düşüncelere daldığını fark ettim. "O kadın yüzünden değil mi? Onun yüzünden yemek seçmiyorsun." diye sessizce sorduğundaysa boğazıma oturan yumruyu hissettim. Mahir'in mahcup bakışları bana dönerken hüzünle ona baktığımda yalnızca kafamı sallayıp onu onayladım. Fakat Mahir'in dizlerini sallamaya başladığını görerek huzursuz olurken gerginliği azaltmak adına gülümsemeye çalıştım.
"Biber turşusu da almışsın. Acaba tadı nasıl?" deyip poşette duran acı biberlerden birkaç tane alıp dürümün içine koydum ve büyük bir ısırık aldım. "Imm, acıymış baya." derken ağzım dolu konuştuğumdaysa Mahir ne yapmaya çalıştığımı anlayarak sinir bozukluğuyla güldü ve o da dürümünden büyük bir ısırık aldı. Ardından bakışları poşetteki biberlere kaydığında göz ucuyla bana baktı ve biberlerden ikişer üçer alıp dürümünün içine attı. O sırada Mahir'in acı sevmediği aklıma gelirken şaşkınlıkla ona baktığımda neden baktığımı anlayarak bana döndü.
"Artık ben de yemek seçmeyeceğim. Sen ne yiyorsan onu yiyeceğim." dedikten sonra dürümünden bir ısırık aldı, çiğnedi, çiğnedi. Çiğnedikçe yüz ifadesi değişmeye başladı ve en sonunda gözleri yaşardığında ağzının yandığını anlayarak hızlıca sehpadaki ayranı açıp ona uzattım. Mahir elimden aldığı ayranı hızlı yudumlarla içerken yutkunmaya çalıştığındaysa kendimi tutamayarak gülmeye başladım fakat hızlıca ağzımı kapadım. "Harbiden acıymış." deyip ayrandan birkaç yudum daha içtiğinde ağzındaki lokmayı zorla yutarken kıyamayan bakışlarla onu izledim.
"Kendini zorlama Mahir. Acı sevmediğini biliyorum. Hadi çıkar biberleri." dediğimde Mahir elinde duran dürüme baktı ve omuz silktikten sonra bir ısırık daha aldı. Ancak bu defa herhangi bir tepki vermeden yemeye çalıştı. O sırada odanın kapısı tıklanırken Mahir'le birbirimize baktığımızda elini sallayarak gönder gitsin dedi. Ancak onu umursamadım ve dürümümü sehpaya bıraktıktan sonra kapıdakine girmesini söyledim. Ardından kapı açılıp içeri genç bir adam girdiğinde merakla ona baktım fakat adam bana baş selamı verdikten sonra direkt olarak Mahir'e döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI (Avukat Kitabı Serisi)
RomanceCanını vatan uğruna feda eden, kalleş saldırılar sonucu hayatını kaybeden bütün aziz şehitlerimize saygı, sevgi ve sonsuz minnetle... 🇹🇷 - - - Bir zamanlar ormanın derinliklerinde yapayalnız yaşayan bir asker varmış. Günlerden bir gün bütün ömrü s...