2.Bölüm : Kimsesiz Kalmak

3.7K 192 16
                                    

Arabayı park ettikten sonra yola indiğimde adımlarım yere değdiği an kendimi geçmişte, buraya ilk geldiğim gecede buldum. Bu mahalleyi özlemiştim. Fakat başımı yere eğmiş yürürken bilhassa gökyüzüne bakmıyordum, çünkü bunu hak ettiğimi düşünmüyordum. Buna rağmen hafif hafif çiseleyen yağmuru saçlarım kısa olduğu için ensemde hissedebiliyordum. Topuklu ayakkabımın sesi kaldırımda yankılanırken uzaktan duyulan müzik sesinden düğün yerine geldiğimi anladım. O sırada benimle birlikte üç erkek çocuğu daha sesin geldiği yöne doğru ilerlerken bakışlarım onlara takıldığında gülümsedim. Çocuklardan büyük olan, en fazla beş altı yaşındaydı, diğer ikisinin elini tutarken yağmurun hızlandığını hissederek başını yukarı kaldırdı ve yüzünü yağmurda ıslatıp gülümsedi. Ardından ona baktığımı fark ettiğindeyse göz ucuyla bana bakıp göz kırptı. Bu hareketi şaşırmama neden olsa da istemsizce güldüm ve ben de ona göz kırptım. O sırada masaların dizili olduğu alana yaklaşırken telefonumun titrediğini hissederek çantamdan çıkardım ve Mahir'in aradığını görüp açtım.

"Mahir ben geldim, siz neredesiniz?" diye bağırdığımda bir elimle de kulağımı tıkamak zorunda kalmıştım. O sırada Mahir'in bir şeyler söylediğini duysam da yüksek müzik yüzünden ne dediğini anlamazken başımı yere eğip dikkat kesildiğimde yürümeye devam ettim. Fakat bir anda birine çarptığımda sendeledim ve geri çekildiğimde telefonum düşmek üzereyken tutan yabancı adama baktım. Telefonumu elime verdiği sırada bakışlarını üzerimde gezdirdiğindeyse gözlerimi kaçırdım ve telefondan gelen Mahir'in sesini duyarak telefonu kulağıma götürdüm.

"Yıldız? Beni duyuyor musun?" diye bağıran Mahir'e tam cevap verecektim ki karşımdaki adam bana doğru bir adım yaklaştı.

"Kusura bakmayın, sizi görmedim. Gerçi sizi daha önce nasıl görmedim merak ediyorum.." dediğinde kaşlarım çatılırken o sırada Mahir'in sesini yeniden duydum ama ne dediğini anlamadım.

"Sesin gelmiyor!" derken ne kadar bağırsam da bu gürültü varken anlamayacağını fark ettiğimde tam telefonu kapatacaktım ki bir anda müzik sesi kesildi ve etraf sessizliğe büründü.

"Şimdi geliyor mu?" diyen Mahir'in sesi daha net gelirken müziği onun kapadığını anladığımda kendi kendime güldüm ancak kafamı kaldırdığımda karşımdaki adamın hala beni izlediğini fark ettim. Neyi bekliyordu acaba?

"Gelip beni alır mısın? Kırtasiyenin önündeyim." dememle birlikte müzik sesi yeniden duyulurken Mahir'in bana doğru geldiğini anlayarak telefonu kapadım.

"İsterseniz ben eşlik edeyim size. Buraları iyi bilirim." diyerek elini bana uzatan adama bakarken bu defa öfkeli bir nefes verip yürümek için öne atıldım ancak bir anda önüme geçip bana engel olduğunda hayretle gözlerimi büyüttüm. "Adım Koray, sizi daha önce buralarda görmedim. Yabancısınız herhalde."

Düğündeyiz Yıldız, sakin ol. Kimseyi dövmeyeceğiz bugün.

"Teşekkürler, ama erkek arkadaşım yolda zaten. Şimdi izin verirseniz yanına gideceğim." diye mesafeli bir şekilde cevap verdiğimde adamın yüzü düşerken telefonu çantama koydum.

"Yıldız." deyip kalabalığı yararak bana doğru gelen Mahir'i gördüğümde hele şükür dercesine derin bir nefes verip yanına gittim. Mahir'in bakışları benden sonra arkamdaki adama kayarken tanıyor olsa gerek kaşlarını çattığında bir şeyler sezmiş gibi bir bana bir ona baktı. "Suratın asılmış senin. Ne dedi sana? Rahatsız mı etti yoksa?" diye sorduğunda hızlıca kafamı salladım fakat Mahir inanmayarak arkasını döndüğünde bu kez kolunu daha sert tutup kendime çektim.

"Kimsenin beni rahatsız ettiği yok Mahir. Olay çıkarma. Yol göstermek istedi, ben de erkek arkadaşım geliyor dedim. Bu kadar." dediğimde Mahir kolunu elimden kurtarırken bakışlarında şaşkınlık yer ettiğinde gözleri parlayarak gülümsedi.

SAVCI (Avukat Kitabı Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin