Huzur, uzun zamandır hissetmediğim bir duyguydu. Yaşanan son olaylar, verdiğimiz kayıplar, çektiğimiz acılar, ayrılıklar, ölümler... Geçirdiğim son iki hafta için yaşamak kelimesini kullanamazdım. Ancak yüzündeki tebessüm ve sevgi dolu bakışlarıyla beni izleyen adamın göz bebeklerinde gördüğüm aşk; yaşamak diye işte buna derdim.
Akif müdürle olan konuşmamızın ardından hep beraber merkeze girdiğimizde asansöre de üçümüz birlikte binmiştik; Akif müdür başta asansörün dolu olduğunu ve Mahir'in inmesi gerektiğini söylese de Mahir inatla inmemiş, asansörün köşesine sinmiş sessizce beni izlemişti. Akif müdür ise sırf Mahir'i gıcık etmek için ikimizin arasına giriyor, adeta bir duvar gibi beni kapatıyordu. Arada bir bana dönüp göz kırparken amacını anlayarak gülümsüyordum. O sırada asansör durduğunda Akif müdür bana yol verirken ilk önce ben indim. Benim ardımdan Akif müdür ve Mahir de indiğindeyse göz ucuyla onlara baktım ve Mahir'in odasının diğer tarafta olmasına rağmen benimle geldiğini gördüm. Ancak Akif müdür bir anda kolunu tutarken Mahir şaşkınlıkla arkasını döndüğünde yürümeye devam ederek onları izledim.
"Sen benimle geliyorsun. Konuşacaklarımız var." dediğinde Mahir bir bana bir ona bakıp kafasını kaşırken Akif müdür bana dönüp yeniden göz kırptı ve Mahir'in kolundan tutarak zorla arkasını döndürüp odasına doğru yürüttü. Keyifle gülüp önüme dönerken odama girdiğimdeyse yüzümdeki aptal ifadeyi bozamıyordum; çünkü gülümsemeyi özlemiştim. O sırada tam kapıyı kapatacakken biri içeri girdiğinde merakla arkamı döndüm ve kapıyı hızlıca kapatıp sırtını yaslayan Mahir'e şaşkınlıkla baktım.
"Tuvalete gidiyorum diye geldim. Çok vaktim yok." diyen Mahir nefes nefese konuşurken hiç beklemediğim bir anda bana sarıldığında başta afallasam da ben de ona sarıldım. "İyi misin birtanem? Bir yerinde bir şey yok değil mi?" deyip geri çekilirken telaşla vücuduma baktıktan sonra yeniden ama daha sıkı sarıldığında onun gerçekten korktuğunu fark ettim. "Sabah kabus görmüştüm zaten. Bütün gece rüyamda seni aradım ama bulamadım. Bir de bugün olanları duyunca aklım başımdan gitti." dedi ve derin bir nefes verip saçlarımı öptü.
"İyiyim ben. Korkacak bir şey yok. Ama böyle şeylere alışsan iyi olur Mahir. Artık bütün hayatım böyle geçecek." dediğimde Mahir yavaşça benden ayrıldı ancak ellerini belimden çekmedi.
"Alışmak mı? Bu fikri sevmedim." derken gözlerini kıstığında küçük bir çocuğa benziyordu ve bu bile ondan etkilenmeme neden oldu.
"Ama zorundayız. Bu konuda birbirimize güvenmeliyiz. Hem, benim için de aynı şey geçerli. Senin de hayatın hep silahların, çatışmaların içinde geçmiyor mu? Mesela normal erkekler parfüm kokarken sen barut kokuyorsun. Hoş, ben senin kokunu parfüme tercih ederim ama şu an konumuz bu değil." dediğimde Mahir yüzündeki yaramaz gülümsemeyle bana baktı.
"Yoo, bence konumuz tam olarak bu. Anlat bakalım başka neyimi seviyorsun?" dedi ve tek elini uzatıp saçımdan bir tutamı parmağına doladı.
"Konuyu değiştirme." deyip gülerken aynı zamanda saçımı elinden kurtardım. "Madem bu duruma alışmamız gerekiyor, o zaman birbirimize bir söz verelim." derken serçe parmağımı kaldırıp Mahir'e uzattığımda ilk başta sessizce bana baktı. Fakat bir süre sonra belimdeki elini kaldırdı ve serçe parmağımı tuttu. "Erken ölmemek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Söz mü?" diye sorduğumda Mahir bir an bile düşünmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI (Avukat Kitabı Serisi)
RomantizmCanını vatan uğruna feda eden, kalleş saldırılar sonucu hayatını kaybeden bütün aziz şehitlerimize saygı, sevgi ve sonsuz minnetle... 🇹🇷 - - - Bir zamanlar ormanın derinliklerinde yapayalnız yaşayan bir asker varmış. Günlerden bir gün bütün ömrü s...