Hızlı adımlarla koridorun sonuna doğru ilerleyip sola döndüğüm gibi masada oturmuş telefonuna bakan memuru görürken aklıma az önceki olay geldiğinde öfkeli bir nefes verdim ve hızlı adımlarla üzerine yürüdükten sonra hiç beklemediği bir anda yakasından tutup ayaklandırdım.
"Oğlum senin içeride olman gerekmiyor mu? İçeride ölsem kalsam haberin olmayacak! Ne diye burada duruyorsun sen?" diye öfkeyle bağırdığımda genç çocuk gözlerini büyütüp bana bakarken sertçe yutkundu.
"Amirim ben başsavcı nasıl emrettiyse onu yaptım. Bana burada durmamı söyledi." dediğinde afallayarak ona bakarken ellerimi yakasından çektim ve bir süre şaşkınlıkla yüzüne baktım.
"Burada durmanı başsavcı mı söyledi?" derken geriye doğru bir adım attığımda çocuk hızlıca kafasını sallayıp yakalarını düzeltti. O sırada aklıma gelen fikir kaşlarımı çatmama neden olurken hızlıca başımı iki yana salladım; kafam allak bullak olmuştu.
"Ben yanlış bir şey mi yaptım amirim?" dediği esnada genç memur mahcubiyetle bana baktığında derin bir nefes verip elimi omzuna koydum.
"Yok koçum. Sen işini yapmışsın. Az evvel canını acıttıysam da kusura bakma." dedim ve sıkıntılı bir nefes verdikten sonra yeniden konuştum. "Benim eşyalarım olacaktı, onları ver de gideyim." diye mırıldandığımda hızlıca kafasını salladı ve masanın çekmecesini açtıktan sonra içini karıştırdı. Ardından eşyalarımın olduğu poşeti bana verip aynı zamanda kalemle üzerinde isimler yazan bir kağıt uzattığında ona baktım.
"Amirim, eşyaları teslim aldığınıza dair şuraya bir imza atar mısınız?" dese de yalnızca elindeki poşeti aldığımda hızlıca ağzını açtım ve içinden silahımı alıp belime taktım. Ardından cüzdan ve telefon gibi eşyaları cebime koyduktan sonra kol saatimi çıkarıp koluma taktığımda burukça gülümsedim; babamdan yadigar saati banyo yapmak dışında ilk defa bugün çıkarmıştım.
"Eyvallah. Hadi sana kolay gelsin." derken arkamı dönüp gidiyordum ki çocuk bir anda kolumdan tuttuğunda ona döndüm.
"Şey.. Amirim adınızı yazıp imza atmanız gerekiyor."
"Sen benim yerime yazarsın. İmzayı da kafana göre at zaten ben de öyle yapıyorum." deyip yeniden arkama dönecektim ki bir an duraksadım. "Ya da dur, ben atayım. Zaten kendime güzel bir imza bulmam lazım. Evlenirken lazım olacak." dedikten sonra masaya eğilip kağıda adımı yazdım ve bir süre düşündükten sonra aklıma ilk gelen imzayı attım. "Güzel oldu mu bu? Korkma, beğenmezsen kızmayacağım." diyerek yanımdaki çocuğa baktığımda gözlerini kısarak kağıdı inceledi.
"İmzadan önce başka bir sorun var gibi." deyip tereddütle bana baktığında merakla söyleyeceği şeyi bekledim. "Yazınız. Polis yerine doktor olsanız sırtarmazmış." diyen memur bıyık altı gülerken merakla ona baktım.
"O ne demek? Benim yazım kötü mü yani?" dediğimde çocuk gözlerini büyüterek bana bakarken ensesini sıvazladı.
"Kızmayacağım demiştiniz. Ben o yüzden söyledim." diye mırıldanırken yavaş yavaş yerine oturdu.
"Yok kızmadım. Ne kızacağım?" derken anlayışla gülümserken özenle taradığı saçlarını karıştırdım. "Doktor olsam sırtarmazmış. Çok biliyorsun sen." diyerek takıldıktan sonra arkamı dönüp merdivenlerden çıktım ve zemin kata geldiğimde sonunda gökyüzünü gördüğüm için derin bir nefes verirken havanın zifiri karanlık olduğunu fark ettiğimde kolumu kaldırıp saate baktım. "Yuh! Saat iki olmuş." dememin ardından adımlarımı hızlandırarak yeniden merdivenleri çıktığımda birinci kata geldim ve direkt olarak Yıldız'ın odasına yöneldim. O sırada kapalı kapının altından gelen ışıktan hala burada olduğunu gördüğümdeyse sıkıntılı bir nefes verip kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI (Avukat Kitabı Serisi)
RomanceCanını vatan uğruna feda eden, kalleş saldırılar sonucu hayatını kaybeden bütün aziz şehitlerimize saygı, sevgi ve sonsuz minnetle... 🇹🇷 - - - Bir zamanlar ormanın derinliklerinde yapayalnız yaşayan bir asker varmış. Günlerden bir gün bütün ömrü s...