10 Gün Sonra
Kulağıma gelen kuş cıvıltılarının huzurlu sesini dinlerken sırtımda bir el hissederek arkama döndüm ve o an gördüğüm manzara karşısında tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.
"Anne?" diye fısıldadığımda şaşkınlıkla ona bakıyordum. Annem ise yalnızca yüzündeki belli belirsiz bir tebessümle beni izliyordu ve bu bile benim içimi ısıtırken gülümsüyordum. Ona daha dikkatli bakmaya başlarken üzerindeki çiçekli elbiseyi gördüğümde içerisinde ne kadar güzel göründüğünü fark ettim. Aynı zamanda oldukça genç duruyordu. "Ne kadar güzelsin.." deyip saçlarını sevdiğimde annem daha geniş gülümsedi. Neden konuşmuyor anlamıyordum ama hiçbir şey umurumda değildi. Karşımda olması yeterliydi. Onu izlemeye devam ederken bir anda elimi tutup beni yürütmeye başladığında nereye yürüdüğümüzü sorgulamadan peşinden ilerledim. Yemyeşil, uçsuz bucaksız bir ormandaydık. Gökyüzü masmavi ve berraktı. Etrafta yer yer meyve ağaçları vardı. Hatta şeftali ağacı bile; en sevdiğim. "Anne, şeftali yiyebilir miyim?" diye sorduğum esnada sesimin ince çıkması dikkatimi çekmişti. O sırada dönüp annemin tuttuğu elime baktığımdaysa kollarımın minicik olduğunu gördüm ve başımı eğip kendime baktım. Üzerimde kırmızı bir tişört, altımda kısa bir pantolon vardı. Küçük ayaklarım, küçük ellerim.. Kaç yaşındaydım?
Ben kendimi incelemeye devam ederken annem elindeki şeftaliyi bana uzattığında hiç düşünmeden elime aldım ve iştahla yemeye başladım. Şeftalinin dirseklerime kadar akan suyunu hissetsem de bunu sevdiğim için gayet mutluydum. Annemle yürümeye devam ederken büyük bir çınar ağacının önünde durduğumuzda şeftaliyi yemeye devam ederek anneme baktım, o da bana bakıyordu. Elindeki mendille ağzımın kenarını silerken yeniden gülümsediğindeyse ben de gülümsedim ve annem olduğu yerden bir adım sağa kaydıktan sonra eliyle bir yeri gösterdiğinde merakla gösterdiği yere baktım. Ardından çınar ağacının altında oturan küçük bir kız gördüm; kızıl saçlı bir kız.
"Oğlum," deyip elimi tutan annemin sesini duyarak ona dönerken sesini ne kadar özlediğimi fark ettiğimde gözlerim dolmuştu. Annemin elimi tutan elini ihtiyaçla kalbime bastırırken annem konuşmaya devam etti. "Kendini kimsesiz hissettiğini biliyorum. Ama üzülme, çünkü sen kimsesiz değilsin. Senin kocaman bir ailen olacak." derken bir yandan şefkatle başımı okşadı ve yeniden ağacın altındaki kızı gösterdi. "Bak, ailen orada.." dediği sırada küçük kız arkası dönük bir şekilde oturmuş elindeki çiçeği koklarken bize döndü ve bakışlarım gözlerine odaklandığında onun Yıldız'a ne kadar benzediğini fark ettim. Benimle göz göze gelir gelmez el sallarken masumca gülümsediğindeyse ben de gülümsedim ve aynı şekilde el salladım.
"Yıldız mı?" diye tebessümle mırıldanıp anneme döndüğümde annem gülümseyerek başını iki yana salladı.
"Hayır Mahir, o senin kızın." diyen annemin dediği kaşlarımı çatmama neden olurken bakışlarım yeniden küçük kıza kaydı ve aynı zamanda ağacın arkasından çıkıp küçük kızın yanına gelen kadını gördüm; Yıldız'ı. Yerde oturan kızın yanına oturduktan sonra turuncu saçlarını okşarken göz ucuyla bana baktığında hafifçe gülümseyip el salladı. O sırada bakışlarım anneme yönelirken geriye doğru adımlar attığını gördüğümdeyse ona doğru ilerlemeye çalıştım ancak yerimden hareket dahi edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI (Avukat Kitabı Serisi)
RomantizmCanını vatan uğruna feda eden, kalleş saldırılar sonucu hayatını kaybeden bütün aziz şehitlerimize saygı, sevgi ve sonsuz minnetle... 🇹🇷 - - - Bir zamanlar ormanın derinliklerinde yapayalnız yaşayan bir asker varmış. Günlerden bir gün bütün ömrü s...