Boynuma değen yumuşak şeyin ne olduğunu anlamasam da huylanarak kendimi geri çekerken yeniden gıdıklandığımda uykum kaçmaya başladığı için mızmızlanarak yattığım yerde yan döndüm. Ardından yanağıma konan narin öpücüğü hissederken eş zamanlı olarak burnuma dolan koku bana huzur verdiğinde usulca gözlerimi açtım ve yanımda emanet bir şekilde uzanmış beni izleyen Mahir'i görürken az önceki huysuz ifadem anında bozulup yerini tebessüme bıraktı.
"Günaydın." diye son derece uykulu bir sesle konuşarak kollarımı havaya kaldırıp kendimi esnetirken Mahir gülümseyerek beni izlediğinde yaklaşıp burnumun ucunu öptü.
"Sen ne güzel uyuyorsun öyle ya? İnsanın saatlerce izleyesi geliyor." deyip dirseğinden destek alarak bana tepeden bakarken bozulan saçlarımı nazikçe düzelttiğinde henüz tam ayılamadığım için gözlerim bir kapanıp bir açılıyordu.
"Uyuyakalmışım çocuk gibi. Neden uyandırmadınız beni?"
"O kadar tatlı uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadık. Asya buraya yatak hazırladı. Ben de gidip evini topladım. Eşyaların çamur olmuş ama dert etme, hep birlikte temizleriz. Bugün de kırılan camı yaptırırız. Akşama geçersin evine." diyordu ki o sırada bakışlarım gözlerine odaklanırken göz kapaklarının şiş olduğunu gördüm.
"Senin gözlerin neden şişmiş? Gece uyumadın mı yoksa? Ben mi bir şey yaptım? Kabus görüp uyandırdım mı seni?" diye art arda sorular sorduğumda başta duraksasa da hemen ardından gülümsedi.
"Yoo. Ben kendim uyumak istemedim. Adem'le oturduk birkaç saat. O gidince de uyumadım. Sabaha kadar seni izledim.." diyerek şefkatle gülümsemesine rağmen ona kızgın bakışlar attım fakat o sırada duvardaki saate baktığımda artık kalkmamız gerektiğini fark ettim.
"Şimdi kalkacağız. Hazırlanıp merkeze gideceğiz ve sen ilk bulduğun fırsatta uyuyacaksın. İtiraz kabul etmiyorum, odana gelip kontrol edeceğim." deyip oturduğum yerden kaydım ve ayaklarımı yere bastığım gibi tabanlarım acısa da belli etmeden ayağa kalkıp Mahir'e döndüm. "Hatta ben hazırlanana kadar sen uyu. Zaten benim hazırlanmam zaman alır." dediğimde Mahir tebessümle beni izlerken bir şey demesi için beklentiyle yüzüne baktım ve huzurlu bir iç çektiğini gördüm.
"Emrin olur savcım." dedikten sonra az önce kalktığım yatağa uzanıp yanağını yastığa sürttü ve burnunu dayayıp ciğerlerine uzun bir nefes çekti. "Bu yastığı satın alabilir miyim? Cennet gibi kokuyor. Sen kokuyor." derken gözlerini kapattığındaysa bir süre onu izledim ve birkaç saniye sonra derin nefesler almaya başladığında uykuya daldığını fark ederek afalladım. Bu kadar kısa sürede nasıl uyuyabilmişti? Şefkatle gülümseyerek Mahir'i izledikten sonra onu uyandırmamaya dikkat ederek yorganı üzerine örtüp yanağına küçük bir öpücük bıraktım ve kapalı kapıyı açıp salondan çıktım. O sırada mutfaktan gelen gülüşme sesleri dikkatimi çekerken genzimi temizleyerek kendimi belli ettim ve ağır adımlarla mutfağa ilerledim. Adem tavada pişirdiği sucukları çatalla çevirirken, Asya ise tezgahtaki ekmekleri doğrarken bana baktıklarında tebessümle onları izledim.
"Günaydın. Rahatsız etmedim değil mi?"
"Oo, günaydın uyuyan güzel! Dün gece amma sayıklamışsın. Sabah Mahirler konuşuyordu. Ne gördün bakalım rüyanda?" diyen Asya'nın dediği gözlerimi büyütmeme neden olurken mutfağa girip sandalyelerden birine oturdum.
"Ne? Sayıkladım mı? Kusura bakmayın. Hiç de huyum değil aslında.." diyerek mahcupça konuştuğumda Adem göz ucuyla Asya'ya bakıp koluyla kolunu dürttü.
"Sen ona bakma. Sessiz sessiz uyudun. Zaten o da erkenden yattı seni nereden duyacak?" dediğinde Asya'nın keyifli gülüşünü duydum.
"Doğru. Bu da bütün gece Mahir'le bilgisayar başındaydı. Kesin oyun oynadılar. Sabaha karşı anca geldi. Şunun tipine bak, yüzü gözü şişmiş." deyip Adem'in çenesini sıkarken Adem ise avcunun içini öpüp gülümsediğinde oturduğum yerden kalktım ve Asya'nın kestiği ekmekten bir dilim aldıktan sonra ağzıma atıp öyle konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI (Avukat Kitabı Serisi)
RomanceCanını vatan uğruna feda eden, kalleş saldırılar sonucu hayatını kaybeden bütün aziz şehitlerimize saygı, sevgi ve sonsuz minnetle... 🇹🇷 - - - Bir zamanlar ormanın derinliklerinde yapayalnız yaşayan bir asker varmış. Günlerden bir gün bütün ömrü s...