Cengiz'in bana buluşacağımız restoranın adresini vermesinin ardından Mahir'le birlikte restoranın önüne gelmiş, yaşlı bir ağacın altında planın üzerinden geçiyorduk. Plan basitti. Ben Cengiz'le yemek yerken Mahir ve Adem ise gizlice Cengiz'in evine girerek sakladığı şeyi bulacaktı.
"Güzelim eğer istemiyorsan yol yakınken vazgeçebiliriz." diyerek tereddütle konuşan Mahir'e göz ucuyla bakarken kolumdaki saate göz attım.
"Sorun değil. Dayanabilirim." deyip çantamı omzuma astım ve başını ağaca yaslamış huzursuzca beni izleyen Mahir'e yaklaşarak yanağına bir öpücük kondurdum. "Sadece basit bir akşam yemeği sevgilim. Siz işinizi bitirene kadar oyalanacağım o kadar. Adamla konuşmayacağım bile." dedim ve onu sakinleştirmek için parmaklarımı saçlarının arasında gezdirerek düzelttim.
"Bilmiyorum Yıldız. İçimde kötü bir his var. O adamdan hiç hoşlanmıyorum." dediğinde ses tonu fazlasıyla huzursuz geliyordu. "Bak eğer seni rahatsız edecek bir şey yaparsa, olur da sana dokunursa-" derken öfkeyle ellerini sıktığında parmaklarımı kullanarak yumruğunu açtım ve elimi tutmasını sağladım.
"Öyle bir şey yaparsa yumruğumun tadına bakmak zorunda kalır." dedim ve kolumun tekini havaya kaldırarak kaslarımı gösterdim. "Övünmek gibi olmasın ama geçen yaz yakın dövüş eğitimi aldım. Hatta hocamın en sevdiği öğrencisiydim. Tabi eğitim sırasında kolunu kırana kadar." deyip mahcupça gülerken Mahir şaşkınlıkla gülümsedi ve nedense hayretle bana baktı.
"Bak sen.." dedikten sonra bir adım geri gittiğinde ceketinin önünü açtı ve hafifçe eğilirken eliyle karnına vurup bana işaret etti. "Göster bakalım ne kadar iyisin?" dediğinde şaşkınlıkla bir Mahir'e bir karnına baktım.
"Saçmalama Mahir. Sana vuramam." diyerek kafamı iki yana salladığımda tek kaşını havaya kaldırıp güldü.
"Hadi ama. Ne kadar iyi olduğunu görmek istiyorum. Korkma bana bir şey olmaz." diye diretti fakat onu duymazdan gelerek ağacın arkasından çıkıp restorana doğru yürüdüm.
"Sana zarar vermek istemiyorum. Daha lazımsın bana." deyip alayla güldüm fakat o sırada Mahir bir anda beni kendine çevirip ağaca yasladı. Tek eliyle belimi tutup diğer elini omzumun üzerinden ağaca yaslayarak beni köşeye sıkıştırdığındaysa dudaklarıma yaklaşarak korkutucu bir tınıyla konuştu.
"Diyelim ki biri seni böyle sıkıştırdı. Ona ne yaparsın?" dediğinde o an yabancı birinin bana bunu yaptığını hayal ederek sinirlenirken Mahir'in diyaframına sert bir yumruk attım ve bu dengesini bozarken çevik bir hareketle omzumun üzerindeki kolunu da ters çevirerek arkasını döndürdüm.
"Mesela bunu." dedikten sonra yavaşça kolunu bırakıp geriye doğru bir adım attığımdaysa gururla gülümseyerek ceketimin yakalarını düzelttim. O sırada iki büklüm arkasını dönen Mahir hayretle bana bakarak karnını ovaladığında canını acıttığımı fark ederek yanına gittim. "Mahir iyi misin? Çok mu sert vurdum?"
"O adamın yerinde olmak istemezdim. Artık gönül rahatlığıyla gidebilirsin. Aahh! Bir dakika nefes alamıyorum galiba. Yıldız yardım et." derken boğuluyor gibi sesler çıkardığında büyük bir korkuyla onu izliyordum ki bir an için bakışlarındaki sinsi ifadeyi gördüm ve numara yaptığını anlayarak geri çekilip koluna vurdum.
"Hayvan. Ben de bir şey oldu sandım. Şaka mı şimdi bu?" desem de keyifle gülerken sinirlenerek yeniden vurdum.
"Ah! Daha önce çok dayak yedim ama hiçbiri bu kadar hoşuma gitmemişti. Eliniz de amma ağırmış savcım." dediğinde istemsizce ben de gülerken sert vurmadığım halde vicdan azabı çekerek kolunu ovuşturdum.
"Çok yalancısın biliyorsun değil mi?" diyerek gözlerine bakarken Mahir başını yana eğip hayranlıkla beni izledi.
"Sen de çok güzelsin." deyip dudaklarıma minik bir buse bırakarak geri çekildiği sırada bakışları bir noktaya takıldı. Dönüp ben de baktığımdaysa Cengiz'in restorana girdiğini görerek huzursuz bir nefes verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI (Avukat Kitabı Serisi)
RomantizmCanını vatan uğruna feda eden, kalleş saldırılar sonucu hayatını kaybeden bütün aziz şehitlerimize saygı, sevgi ve sonsuz minnetle... 🇹🇷 - - - Bir zamanlar ormanın derinliklerinde yapayalnız yaşayan bir asker varmış. Günlerden bir gün bütün ömrü s...