Bölüm 11|Yıldırım Nikahı
Oğuz kucağında uyuyan Eflal'i kapının kenarındaki hasır koltuğa oturtup ceplerinde anahtar aramaya başladı ama yoktu.
Aklına gelenle sinirli bir soluk verdi. Eflal her şeyini o ikinci el dükkanında bırakmıştı. Çantası da içindekiler de orda kalmış olmalıydı.
"Sıçayım böyle eğlence anlayışına! Yok özgür hissedecekmiş yok sıradan olacakmış! Al sana sıradan!"
Sinirle yüzünü sıvazlayıp Eflal'e doğru döndü ve kızın huzurla uyuyan yüzünü gördüğü an tüm bedeni yumuşayıverdi. Sinir denen duygu vücudundan uzaklaştı.
Güzel dudaklarını büzmüş ne tatlı uyuyordu öyle.
Yol boyunca hiç uyanmamıştı zaten. Oğuz, Eflal'in evini kendi imkanlarıyla bulmak zorunda kalmıştı ve bu hiç de zor olmamıştı. Önceden yaptığı araştırma sayesinde zaten bunları biliyordu.
Normalde olsa Eflal'i direk kendi evine götürürdü ama henüz evi yoktu. Ailesinin yanına da sarhoş bir Eflal götüremeyeceğine göre tek çaresi eve girmenin bir yolunu bulmaktı.
Eflal'i tekrar kucağına alıp evin etrafında dolandı. Gözüne bahçeye açılan sürgü kapı takıldı. Aralık gözüküyordu. Şans nihayet yüzüne gülmüştü.
"Sonunda!"
Kapıya doğru ilerleyip evin içine girdi. Her yer zifiri karanlıktı. El yordamıyla bulduğu ışığı yaktığında ortam aydınlandı.
Burası evin salonuydu. Bembeyaz döşenmişti ve oldukça sadeydi. Tam Eflal'i yansıtıyordu.
Oyalanmadan Eflal'i koltuğa yatırdı ve ayağındaki ayakkabıları çıkardı. Üstüne örtecek bir örtü bulmak için etrafa bakınıyordu ki Eflal'in kıpırdanan bedeniyle olduğu yerde durdu.
Eflal gözlerini açıp bir süre çatık kaşlarıyla etrafı süzdü.
"Şaka gibisin Eflal. Onca gürültüye uyanmadın şimdi mi uyanıyorsun?"
Eflal sinirle söylenen Oğuz'a boş boş baktı. Söylediklerine anlam yükleyemeyecek kadar kafası güzeldi.
"Evime mi geldik?" Yattığı yerden doğrulup dizlerinin üstüne oturdu.
"Evet."
"Neden geldik? Hani kusana kadar içecektik?"
Oğuz histerik bir kahkaha attı. "Sen niye bu kadar çok kusmak istiyorsun."
"Bilmem." Eflal tatlı bir şekilde alt dudağını büktü. "Sarhoş olanlar kusarmış." Sır verir gibi fısıldadı.
"Yalan haber." Umursamaz bir tavırla Eflal'in yanına oturdu.
"Peki doğrusu ne?" Küçük bir çocuk gibi Oğuz'un gözlerinin içine baktı. "Hadi öğret bana! Sarhoş olalım!" Aniden ayağa kalkıp Oğuz'u elinden çekiştirmeye başladı.
"Eflal sarhoşsun zaten!" Oğuz bıkkınlıkla elini Eflal'in elinden kurtardı.
"Hayır değilim!" Eflal koşup salonun köşesindeki içki tezgahına gitti.
Tam Oğuz'un hayalini kurduğu gibi bir tezgahtı. Üstündeki raflarda çeşit çeşit pahalı içkiler diziliydi ve tezgahın öteki ucunda bir pikap duruyordu.
Yeni alacağı eve kesinlikle bundan yaptırmalıydı.
Eflal önce pikapı çalıştırdı ve sesi yükseltti. Oğuz merakla çalacak şarkıyı beklerken Another One Bites The Dust'ın melodisi duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VELİAHT
RomanceBirbirinden çok uzakta geçmiş iki hayat aslında kader ağlarıyla örülmüştü. Bu ağları her görmezden geldiklerinde daha çok karışıp birbirlerine dolandılar. Peki ya bu ağlardan birlikte kurtulmaya karar verirlerse? Tek yapmaları gereken basit bir sö...