-23-

486 25 5
                                    

Bölüm 23|Gerdanlık

Son kez sol yüzük parmağında duran alyansı ve Oğuz'un yolladığı devasa pırlantayı eliyle düzeltti ve şoförün açtığı kapıdan dışarı adımını attı.

Anında yüzüne patlayan flaşlar yüzünden gözleri kamaşırken yüz ifadesini hiç etkilenmiyormuş gibi sabit tuttu.

"Eflal Hanım?" Ağzının içine sokulan mikrofonla geriye çekildi.

"Eflal Hanım, Oğuz Bey nerede? Neden birlikte gelmediniz?" Resmen üstüne çıkan gazeteci yüzünden irkilirken şoförü hızla olaya müdahale etti ve Eflal'in önünde etten bir duvar oluşturarak onu korudu.

Kişisel alanının böyle kabaca işgal edilmesine gerçekten sinirleri bozuluyordu.

"Oğuz Beyle aranız bozuk mu yoksa?" Gazeteciler saygısız sorularını sormaya devam ederken gerginlikten eli ayağına dolaşmıştı. Bir an önce davet salonuna girmek istiyordu.

Ayağına dolanan siyah eteğini sinirle savurdu ve tam eğilip düzeltecekken başka biri Eflal'den önce davrandı.

Eflal eteğini düzelten elin sahibine merakla bakarken Oğuz'un yakışıklı yüzüyle karşılaştı. Sakalları her zamankinden daha uzundu ama bu yine de onu dağınık göstermemişti. Aksine, siyah takımı sanki elle çizilmiş gibi düzgün ve temiz duruyordu üstünde.

Nedendir bilinmez, Oğuz'un yüzünü büyük bir istekle, sevgiyle izledi o an.

Eteği büyük bir centilmenlikle düzelten Oğuz hızla Eflal'in yanına yaklaştı ve elini sırtına koyarak davet salonunun kapısına doğru yönlendirdi. Böylece gazetecilerin olur olmaz laflarını da ağızlarına tıkmıştı.

Aklı ne derse desin, kalbi Oğuz'un onu her zor durumdan kurtarmasını seviyordu.

İçeri girdiklerinde altın süslemelerle dolu salonda gözlerini gezdirdi. Arka fonda sakin bir Fransızca şarkı çalıyordu. Herkes olabildiğine zarif ve şık giyinmişti. Keyifle gülümsedi. Eflal bu sofistike ortamların kadınıydı. Hayatı boyunca bu ortamlar için yaratıldığını düşünmüştü.

Onları bu bağış gecesi organizasyonunun sahibi Nükhet Hanım karşıladı. Ellilerinin sonunda, gri saçlı zarif bir kadındı. Kimsesiz çocuklar derneğinin başkanıydı ve bu geceki müzayedede elde edilen gelirin tamamının yerine ulaşacağını garantileyecek kadar sosyetede güven kazanmış bir kadındı.

"Ah en sevdiğim çift!" Nükhet Hanım iki yana açtığı elleriyle Eflal ve Oğuz'a doğru ilerledi. "Sizi ailelerinizle aynı masada ağırlayacağım." Bir eliyle sahnenin tam önünde kalan yuvarlak masayı işaret etti.

"Çok teşekkürler Nükhet Hanım. Umarım başarılı bir müzayede olur." Eflal her zamanki kibarlığıyla kadına geniş bir şekilde gülümsedi.

Oğuz da ona eşlik ederek tanımadığı kadına gülümsedi. Bu gereksiz ilgiye hiçbir zaman anlam verememişti. Hayatında bir kez bile görmediği kadının nasıl en sevdiği çift olabilirdi ki? Yine de centilmenliğini bozmadı.

Eli Eflal'in sırtında, birlikte kadının gösterdiği masaya doğru ilerlediler.

"Yüzüklerini takmışsın." Eflal'in narin parmaklarında resmen parlayan yüzükleri bakışlarıyla işaret etti.

"Senin için takmadım Oğuz. Sadece çevredeki insanlara rolümüzü düzgün oynamak için taktım." Yine sözlerinin ne kadar kırıcı olduğunu fark etmeyerek konuştu.

"Biliyorum. Aksini düşünmek ne haddime zaten!" Oğuz sitemle mırıldanıp Eflal'in sırtında duran elini omzuna çıkardı.

Bu Eflal'in kaşlarını çatmasına sebep oldu. Her zaman kollarını bir yılan misali Eflal'in beline dolardı. Bugünse eli bir kez bile beline kaymamıştı. Aksine avucunu sırtına yaslamıştı. Bu tutuşu bir abi ya da baba tutuşu gibiydi.

VELİAHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin