Bölüm 18|Yeniden
Oğuz, Haszade Holdingin toplantı odasına doğru yürüyordu. Yürüyordu yürümesine ama içinde koca bir burukluk vardı.
Bu şirkete hep Eflal için gelmişken şimdi onun burda olmaması canını sıkıyordu. Aslında yüzünü görmek için bir bahanesinin olmaması daha da çok canını sıkıyordu.
Odaya girdiğinde masanın başına kurulmuş sarışın kadınla göz göze geldi. Yüzünde küstah bir ifade vardı ve bu çoktan Oğuz'un kanına dokunmuştu bile.
Bu kadın Beril olmalıydı. Bir iki kere gördüğü kadının yüzünü hatırlamıyordu bile ama üstünde eğreti duran güç kim olduğunu ele veriyordu.
Kadın flörtöz bir tavırla yerinden kalkıp Oğuz'a elini uzattı. Ama iş ortamından uzak, laubali bir tavırla yapmıştı bunu. Memnuniyetsizce yüzünü buruşturup kadının elini mesafeli bir şekilde sıktı.
"Merhaba Oğuz. Ben Beril Haszade." Kadının resmiyetsiz, direk adıyla konuşmasına sert bir şekilde kaşlarını çattı.
İlk izleniminde haklıydı. Haszade adının verdiği güç bu kadında eğreti duruyordu. Özgüveni fazlaydı, üstünde oldukça pahalı kıyafetler vardı ama yine de ucuz gözüküyordu. Bu kadında Eflal'deki gibi kaliteli bir duruş yoktu. Ve bu yüzden Haszade soyadı adının yanında bile eğreti duruyordu.
"Merhaba Beril Hanım. Bir an önce toplantıya geçelim." Oğuz rahatsız olduğunu belirten bir tavırla sandalyeye yerleşti.
Beril de uzatmadan onu takip etti. Ama gözlerini yakışıklı adamdan alamıyordu. Yüzünün kusursuzluğu bir yana, kalıplı vücudu da oldukça cezbediciydi.
Bu yakışıklı adamın, bir tanecik üvey kızı Eflal'in nişanlısı olduğunu elbette biliyordu. Bu yüzden daha çok hırslandı. O kızın elindeki her şeyi kendine istiyordu.
Sarı saçlarını tek omuzunda toplayarak dekoltesini iyice açığa çıkardı ve şuh bakışlarını Oğuz'a dikti. Keşke Engin Haszade yerine bu yakışıklıyı tavlasaydı. Ama evlenmeye ikna edebilmesi için çok gençti ve bu yüzden babasından bile yaşlı olan Engin'i ağına düşürmek zorunda kalmıştı.
Oğuz ilgisiz bir tavırla önündeki dosyayı açtı. Bu dosya Eflal'in hazırladığı dosyaydı. Bir süre artık her detayını ezberlediği tasarımlarda göz gezdirdi.
O an fark etti ki bu projede herkesten çok Eflal'in emeği vardı. Ve acı bir şekilde emeğinin karşılığını alamayacaktı. Bişeyler yapmalıydı Oğuz. Bişeyler yapmalıydı ki Eflal hak ettiği işinin başına geri dönsün.
Gürültülü bir şekilde dosyanın kapağını çarptığında masadaki herkesin dikkatini üstüne çekmişti.
"Aslında düşündüm de... Biz bu toplantıyı hiç yapmayalım."
"Anlamadım?" Beril şaşkınlıkla gözlerini irileştirdi. Dakikalardır Oğuz'u süzmekten zaten toplantıya odaklanamamıştı bir de bu beklenmedik tepkiyle şaşkına dönmüştü.
"Açıklayayım o halde." Oğuz yüzüne alaylı gülümsemesini yerleştirip bakışlarını Beril'e dikti. "Bu toplantıyı yapmayalım. Çünkü ben bu işin başında Eflal Hanımı görmek ve onunla çalışmak istiyorum."
"Oğuz Bey, bu mümkün değil. Eflal artık bu şirkette değil."
Oğuz alaylı tavırlarını sürdürerek dosyanın en arkasındaki kağıdı çekip aldı. Bu sözleşmelerinin bir nüshasıydı.
"Ama bu sözleşmede benim ve Eflal Hanımın imzası var."
"Olabilir ama..."
"Amalarınızı kendinize saklayın. Ben bu işe Eflal Hanımla adım attım ve onunla yürümek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VELİAHT
RomanceBirbirinden çok uzakta geçmiş iki hayat aslında kader ağlarıyla örülmüştü. Bu ağları her görmezden geldiklerinde daha çok karışıp birbirlerine dolandılar. Peki ya bu ağlardan birlikte kurtulmaya karar verirlerse? Tek yapmaları gereken basit bir sö...