Bölüm 21|Karar
Hiç de kibar olmayan bir şekilde Beril'i itip elinin tersiyle ağzını sildi.
"Manyak mısın kızım sen!" Kadınlara karşı her zaman takındığı centilmen tavırları şu an umrunda bile değildi. Bu yaşadığı şey saçmalığın daniskasıydı ve sakin kalması mümkün değildi.
"Belki." Beril sanki Oğuz tiksindiğini bariz bir şekilde belli etmemiş gibi aynı yılışıklıkla gülümsemeye devam etti. "Hadi ama Oğuz. Ufak bi eğlenceydi sadece." Tekrar Oğuz'a yaklaştı. "İstediğin her zaman yeniden yapabiliriz."
Bu kadın kelimenin tam anlamıyla manyaktı. Kendi kocasını aldatması bir yana, bunu adamın damadıyla yapmaya çalışıyordu.
"Bana bak!" Beril'i kolundan tutup sertçe salladı. "Bu yaptığın şeyi bir daha yapmaya kalkarsan seni mahvederim!"
"Öyle mi? Ne yaparsın mesela!" Kırmızı ruj sürülü dudaklarını yaladı. "Hadi anlat, dinliyorum."
"Tüm bu yaptıklarını Engin Beye anlatırım."
"Engin sana inanır mı sanıyorsun? Onu nasıl büyülediğimi görmedin mi?" Tehlikeli bir şekilde güldü. "Ayrıca bu öpücükten bahsettiğin an, Eflal senden nefret eder. Bunu göze alabilecek misin?"
Oğuz'un korkudan nefesi titredi. Eflal'in ondan nefret etme ihtimali bile korkunçtu. Oğuz Eflal'i kaybetmek istemiyordu.
"Benden uzak dur!" Ve arkasını dönüp sinirli adımlarla eve girdi.
Düştüğü bu Aşk-ı Memnu tadında olaylara anlam veremiyordu. O düz bir adamdı ve böyle entrikaların içine hiçbir zaman girmemişti.
Eflal'le kaldıkları odanın önüne geldiğinde olduğu yerde durdu. Kapıyı açmaya korkuyordu. Eflal'in karşısına ondan sakladıklarıyla çıkmak, yüzüne hiçbir şey olmamış gibi bakmak çok zor geliyordu.
Derin bir nefes çekti. En iyisi olanı ona anlatmaktı. Nihayetine Oğuz'un bir suçu yoktu ve Eflal de durumu anlayışla karşılardı.
Peki ya karşılamazsa?
Ya Beril'in dediği gibi Oğuz'dan nefret ederse ve bir daha yüzüne bile bakmazsa? İşte o zaman Oğuz kahrolurdu.
En iyisi söylememekti.
Ama daha yeni Eflal'den sır saklamayacağına dair kendine söz vermişken, sözleşme olayını saklamanın suçluluğunu yaşarken bir yeni sır daha saklaması ne kadar doğruydu?
Sikerdi böyle işi!
En iyisi zamana bırakmaktı. Doğru an geldiğinde Beril'in yaptığı pisliği Eflal'e anlatacaktı.
Kapıyı açıp içeri girdiğinde duştan yeni çıkmış bir Eflal'le karşılaşmayı beklemiyordu. Derin bir nefes alıp odaya yayılmış yasemin kokusunu içine çekti.
Eflal açılan kapıyla irkilip arkasını döndü. Oğuz'u görmesiyle gülümseyip ıslak saçlarını havluyla kurulamaya devam etti. Neyseki Oğuz gelmeden üstünü giyinmişti.
"Sen gelene kadar duşumu aldım. Malum birileri saçlarımı pudra şekerine bulamıştı(!)" Kinayeli bir şekilde laf çarptı.
Ama Oğuz'dan beklediği cevabı alamadı. Normalde onun bunu kaçırmaması ve yeni bir laf çarpması gerekirdi ama sessizdi. Bu hiç hayra alamet değildi.
Merakla tekrar Oğuz'a dönüp yüzüne baktı. Hayalet görmüş gibiydi.
"Oğuz, sen iyi misin?"
"İyiyim." Eflal'in yatağın üstüne yığdığı dosyalara doğru ilerledi. "Hadi biran önce çalışalım." Ve yatağa oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VELİAHT
RomanceBirbirinden çok uzakta geçmiş iki hayat aslında kader ağlarıyla örülmüştü. Bu ağları her görmezden geldiklerinde daha çok karışıp birbirlerine dolandılar. Peki ya bu ağlardan birlikte kurtulmaya karar verirlerse? Tek yapmaları gereken basit bir sö...