-19-

529 24 0
                                    

Bölüm 19|İtiraf

Gözlerini tekrar Oğuz'a dikti. Zaten yola çıktıklarından beri gözü ondaydı. Hissettiği suçluluk duygusu yüzünden onu aklından çıkaramıyordu.

"Sana da hak veriyorum. Benim de yanımda dünyanın sekizinci harikası otursa ben de gözlerimi üstünden alamazdım."

Konuşan Oğuz'la kaşlarını çatıp dudaklarının arasından mırıldandı. "Ne?"

"Diyorum ki, yolun başından beri gözün üstümde. Hayırdır, aşık mı oldun?"

Şimdi belli olmuştu. Oğuz mikrofonu egosuna uzatmıştı. Gözlerini devirmekle yetindi.

"Aynen Oğuz, ölüyorum aşkından!"

"Bu zamana kadar dayanman bile büyük başarıydı zaten."

Ağzı açık bakakaldı. Bu kadar kendini beğenmişlik bünyesine fazla gelmiyor muydu acaba?

"Bakıyorum yine zevzekliğin üstünde."

Oğuz daha fazla dayanamayıp kahkaha attı. Eflal'i gıcık etmek bir numaralı hobisi haline gelmişti.

"Bir de gülüyo ya!" Eflal tekrar sinirle söylendiğinde dayanamayıp tekrar kahkaha attı.

"Ne yapayım, çok komiksin."

"Ben? Komiğim?" İşaret parmağıyla kendini işaret ederek tuhaf tuhaf Oğuz'a baktı. "Bunu söyleyen tek kişisin."

"Demek ki gerçek Eflal'i gören tek kişi benim."

Sertçe yutkundu Eflal. Basit bir cümlenin böyle kalbini attırması çok saçmaydı ama Oğuz da bazen şiir gibi konuşuyordu.

"Ah! Gelmişiz!" Telaşla kendini arabadan attığında Oğuz hayretle arkasından bakakalmıştı.

Bu kadının olmadık zamanlarda heyecanlanıp kaçmasına kesinlikle anlam veremiyordu.

Vitesi parka aldı ve el frenini çekip arabadan indi. Neyseki Eflal daha fazla kaçmamıştı ve taş yolun başında kendini bekliyordu.

Arabanın kapılarını kilitleyip yanına ilerledi. Gözüyle tekrar genç kadını süzdü. Bugün her zamankinin aksine çiçekli şirin bir elbise giymişti. Ayağında da beyaz Valentino spor ayakkabıları vardı.

Alışık olmadığı bu görünüm Eflal'i oldukça tatlı göstermişti.

"Nereye kaçıyorsun sen?"

"Yo, ne kaçması? Kaçmıyorum ben." Panikle konuşup bakışlarını ayaklarına çevirdi ve yerdeki küçük taşları tekmeledi.

Oğuz gözlerini kısarak Eflal'i izledi. Bugün fazla tuhaf davranıyordu. "Öyle olsun bakalım." Yanına gitti ve birlikte eve doğru yürümeye başladılar.

"Bak, sakın babaannem hakkında söylediklerimi unutma."

"Bir milyon kez söylediğin şeyleri nasıl unutabilirim Eflal?"

Oğuz'un bıkkınca söylenmesine göz devirmekle yetindi. Hele bir söylediklerini unutsun o zaman sorardı ona.

Çiftlik evinin içine girdiklerinde Eflal'in yönlendirmesiyle büyük salona girdiler. Eflal'in de tahmin ettiği gibi Tomris Haszade camın önünde sessizce oturup yemyeşil ormanı izliyordu.

"Babaaneciğim, biz geldik!"

Tomris Hanım irkilerek el ele tutuşan çifte baktı. Nişan haberlerinin çıktığı günden beri dört gözle onları canlı canlı görmeyi bekliyordu ve sonunda o an gelmişti.

Tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi. Hayal ettiğinden bile güzel gözüküyorlardı. Düğünleri sosyete dergisinin kapağında muhteşem gözükecekti.

VELİAHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin