-33-

443 17 0
                                    

Bölüm 33|Macun

Genç kadın iç çamaşırlarıyla aynadaki yansımasını izlerken tek odak noktası karnıydı. Parmak uçlarını büyük bir şefkatle karnında gezdirirken yan dönüp çıkıntı olmak bir yana resmen içine göçmüş karnını izledi. Kimse ona hamile demezdi.

Kocası belinde yalnızca bir havluyla giyinme odasına girdiğinde çaktırmadan derin bir iç çekti. O bedene dokunmak için içten içe yanıp tutuşuyordu.

Genç adam bir adım arkasına geçip aynadaki yansımalarına baktı. Onun da gözü karısının sıkı karnındaydı.

"Bebeğimizin karnında sıkışıp kalmadığına eminsin değil mi?"

Eflal duyduğuyla sinirle arkasını döndü ve kocasının çıplak omzuna sertçe vurdu.

"Beni sinirlendirme! Ben çocuğuma çok iyi bakıyorum. Ayrıca henüz altı haftalıkken karnımın burnumda olmasını beklemiyordun değil mi?"

"Elbette hayır. Şu anda o bir bezelye kadar ve karnının şişmemesi çok normal. Ama yine de yavaş yavaş dolgunlaşman gerekirdi."

"Sen ne bilirsin be?" Sinirle arkasını dönüp elbiselerinin arasına ilerledi.

Oğuz karısının arkasından büyük bir istekle sıkı kalçalarını izledi. Siyah tangasının arkasındaki danteller kalçalarının ortasına kadar örtüyordu. Dantellerin altından belli belirsiz gözüken tenine dokunma isteği onu çıldırtıyordu. Lanet olsun ki şu siktiğinin çamaşırını kim tasarladıysa çok iyi iş başarmıştı. Gerçi karısının diri ve dik kalçalarının hakkını yememek lazımdı.

O çamaşırı çok iyi kavrıyordu.

Eflal bir etek seçip giymek için eğildiğinde küfür edip arkasını döndü ve kendi takımlarını karıştırmaya başladı. O seksi kalçasıyla eğilişini ve dar eteğini geçirişini izlerse kendini tutamazdı. Bir küfür daha savurdu düşüncesi bile onu tahrik ediyordu.

Eflal'in eve döndüğü günün üstünden bir ay geçmişti ve son halleri buydu. İyice karışmışlardı. Eflal'in inadı doğrultusunda aynı odada kalmıyorlardı ama her sabah ve gece bu giyinme odasını paylaşıyorlardı.

Kısacası dünyanın en saçma durumuydu.

Bir yandan Eflal'in vücudunu her sabah görmesi gözlerine şenlik olurken bir yandan da ona dokunamamak içinde bir sıkıntı oluşturuyordu. Eflal onun için yasak elmaydı.

Eflal de bunun bilincinde, daha cüretkar olup Oğuz'u kışkırtıyordu. Görüp dokunamamanın Oğuz için en büyük ceza olduğuna inanıyordu.

"Altıncı haftada hamileliğin belirtilerini yavaş yavaş hissetmeye başlarsın." Oğuz büyük bir bilmişlikle konuştu. Eflal'in hamileliğini ikinci haftada öğrendiklerinden kadın henüz hiçbir belirtiyi yaşamamıştı ve Oğuz'un araştırdığı bilgilere göre bu hafta belirtileri yavaş yavaş başlayacaktı.

"Ne gibi belirtiler mesela?" Eflal büyük bir alayla sormuştu sorusunu. Evet Oğuz'la konuşuyordu ama her konuşması azarlar gibiydi.

Kadına dönmeden seçtiği takımının pantolonunu bacaklarından geçirdi.

"Mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, duygu değişiklikleri." Fermuarını çektikten sonra omuzunun üstünden karısına bakıp siyah dantelli sutyeninden taşan göğüslerini süzdü. "Göğüslerde ağrı, şişkinlik ve hassasiyet."

Eflal çatık kaşlarıyla adamın göğüslerinde dolaşan arsız bakışlarını izledi. Elleriyle saklama ihtiyacı duymadı bile çünkü karşısındaki adam onun vücudunun her zerresini ezbere biliyordu. Sadece başını ne bakıyorsun dercesine sallamakla yetindi.

VELİAHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin