15

2.5K 286 34
                                    

Draco kestiği tavuğun küçük bir parçasını ağzına götürürken annesi, "Hala cevap gelmedi," diyordu. "Molly'e yazdığım mektubun üzerinden 3 gün geçti."

Masada kısa bir sessizlik oluştu, akşam yemeği için Draco'nun en sevdiği yemeklerden biri vardı ancak ağzına bir iki lokma tıkabilmiş olması kendisi için yeterliydi.

Babası sıkıntılı bir nefes vererek çatalını bıraktı. "Hata mı yaptık?" Draco babasının böyle masumane bir soru sorduğunu sıkça göremezdi.

Annesi "Sanmıyorum," diye cevap verdi. "Ama gelmek istememeleri normal. Muhtemelen bizi kırmamaya çalışarak bunu açıklamaya uğraşıyor."

Draco çatalını masaya bırakarak bir an düşündü. Onların buraya gelmek istememesi gerçekten de şaşırtıcı değildi, sadece biraz can sıkıcıydı ama asıl önemli olan bu da değildi.

Gerçekten de kırmamaya çalışarak cevap vermeye mi uğraşıyorlardı? Bu bir an kendisine oldukça ütopik geldi, çok da uzak olmayan bir zaman önce birbirlerinin suratlarına asa doğrultuyorlardı.

Ve şimdi bu ulaşılması inanılmaz bir nokta gibiydi.

"Draco, randevun nasıldı?" Babası kendisine seslendiğinde irkildi. Sonra adamın yüzüne baktı, ne amaçla sorduğunu anlamaya çalıştı.

Şifacısının bir Kofti olduğunu öğrenmiş mıydı? Kızacak mıydı? Artık yemek yiyip yiyemediğini sorarak alay mı edecekti?

"Güzeldi." dedi. Annesi uzanarak elinin üzerine kendisininkini koydu. "Şifacını sevdin mi?"

Draco haberlerinin olup olmadığını anlamak için annesinin ve babasının yüzüne baktı. Şifacısını bir cadı mı sanıyorlardı?

Peki Draco öyle olmadığını söylemeli miydi?

Kafasını tabağına eğerek "Sevdim," dedi. "Çok hoş biri, ne anlattığını biliyor. İşinde iyi görünüyor."

Annesi elini okşadı. "Umarım sana iyi gelir, tatlım." Draco kafasını kaldırıp tekrar onlara baktı, bir an sonra çekinse de hızlıca "Aslında o bir Kofti." dedi. "Muggle eğitimi de almış, Psi- pisol...bir şeymiş."

Annesi şaşkınca tekrar ederek "Kofti mi?" dedi. "Onların Şifacı olabildiğini bilmiyordum." Draco babasının yüzüne baktı, kaşları hafif çatık olsa da bir eli bardağındayken hareketsiz duruyordu. Annesine "Bana ne kadar zorlandığını anlattı." dedi. "Dinlemek çok güzeldi, yaşadığı şeyler güzel olmasa da."

Annesi sakince babasına döndü, aynı Draco gibi. Onun fevri bir tepkisini bekliyordu, bunun yerine babası sakince "Şifacının adı ne?" dedi. Draco çekinerek "Amy Wizard." diye cevap verdi.

Babası bardağını kaldırdı, havada tutup yüzüne yaklaştırırken gözleri daldı. "Evet... Onu tanıyorum, aslında babasını tanıyorum. Soyadından ve yapabildiklerinden gurur duyan, kibirli bir insandı. Tanrının onu böyle bir çocukla cezalandırdığını düşünürdüm."

Draco derin bir nefes alarak gözlerini tekrar tabağına çevirdi. Birkaç gün önce tanıştığı kadın bir... cezaya benzemiyordu.

Yine de babasına sinirlenip sinirlenmemesi gerektiğini bilemedi, kadın kendisine kofti olduğunu söylediğinde Draco da farklı bir tepki vermemişti. Ön yargı.

Annesinin sessizce "Draco... Başka bir Şifacıya gitmek ister misin?" dediğini duydu. Kafasını kaldırmadan düşündü, kendisi gibi bir lekeye sahip olduğunu düşündüğü için kadın kabul edilebilir gelmişti. Bu kendisine bir an oldukça alçakça göründü, onun bir lekesi yoktu. Büyüsü olmayan biri olması onu suçlu yapmazdı ama Draco'nun kolundaki iz kendisini suçlu yapardı.

Kafasını kaldırmadan "Hayır." dedi. "Onu sevdim, devam etmek istiyorum."

Annesinin destekleyici elini omzunda hissetti. "Öyleyse edeceksin, tatlım."

Kafasını kaldırıp babasına bakması biraz sürdü. Kahvaltısına devam ediyor gibi görünmüyordu, gözleri hala uzaklara dalmıştı. Acaba Amy'i, babasına tanrı tarafından verilen bir ceza olduğunu düşündüğü için pişman mıydı?

Belki Draco da böyle düşünürdü. Asa kullanamayan, büyü yapamayan birinin ne önemi olduğunu.

Oysa artık bunu yapamayacağını biliyordu. Amy'nin bir hayatı vardı, insanlara yardım ediyordu. Hiçbir şey olmadığını kanıtlamaya çalışıyordu. Belki de Muggle'larla kalmayıp büyücülük dünyasına dönmesinin sebebi buydu. Onun da bir şeyler yapabileceğini kanıtlamak istemişti.

Draco artık bunu biliyordu. Onun da bir şeyler yapabileceğini... Ya da hiç kimsenin ölmeye değer olmadığını.

Hate The Way / ❝Drarry❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin