16

2.5K 276 60
                                    

Draco ev cinlerinin getirdiği mektuba bakıyordu. Annesi ancak eline almıştı, kaygısı yüzünden okunuyordu çünkü mektup Weasley'lerden gelmişti.

Birkaç saniye annesinin mektubu açıp göz gezdirmesini bekledi, sonra kadın yüzündeki kaygıyı silmeden "Bu akşam," dedi.

Babası yanındaki koltukta doğrularak "Geliyorlar mı?" diye şaşkınlıkla sordu. Annesi kafasını salladı. "Bu akşam geliyorlar."

Draco bir anda nefes nefese kaldı, istemsizce etrafına baktı. Birkaç ay önceki o eve benzemiyordu, kara büyüden temizlemek için çok uğraşmışlardı ve hala uğraşıyorlardı. Dekorasyon bile değiştirmişlerdi, annesi aynı eşyaları kullanmak istemeyip çoğunu değiştirmişti. Farklı görünüyordu.

Yine de o evdi. Birkaç ay önce Voldemort'un konakladığı, karanlık tarafın karargahı olan ev. Muggle'ların, Muggle doğumlu büyücü ve cadıların, melezlerin, Yoldaşlığın ölmesi gerektiğini savunanların karargahıydı.

Aydınlık tarafın, Dumbledore'un, safkan olsalar bile Weasley'lerin ölmesini isteyenlerin evi. Yoldaşlığın liderlerinin, Altın Üçlünün, Sağ Kalan Çocuğun ölmesini isteyenlerin evi.

Bizzat ölümün evi.

Şimdi bu eve utanmazca, bir süre önce öldürmek istedikleri insanlar davetliydi.

Daha önemlisi de onlar, bunun hiçbir önemi yokmuş gibi davranıyolardı. Sanki kimse ölmemiş gibi birlikte akşam yemeği yiyeceklerdi çünkü belki de onlar, kendilerini affedecek yüce gönüllüğe sahiplerdi.

Draco bir kez daha kahramanların altında ezildiğini hissetti. Bundan nefret ediyordu, sadece onlar olmadan yaşamak istiyordu. Onları görmek, duymak, hatta var olduklarını bilmek istemiyordu. Oysa sonra, kendisini hiç ilgilendirmeyen bir anıyı izlemek için hırsızlık yapıp sinsice plan kuruyordu.

Annesinin biraz sonra hızla ayaklanmasını izledi. Ev cinlerini çağırıp birkaç talimat verdi, istediği yemekleri saydığında Draco bir an midesinin ters döndüğünü sandı. Nasıl yiyecekti?

Draco'nun yiyemediğini görüp hak ettiğini düşünürler miydi? Belki gülerlerdi, gülmezlerse de keyiflenebilirlerdi. Draco'nun acı çektiğini görmek hoşlarına gider miydi?

Babasının kendisini çağırdığını duyunca ona döndü. "Draco, şık bir şeyler giyeceğini umuyorum." Draco kafasını salladı, merdivenlere ilerleyip yavaşça çıktı. Akşam yemeği için en azından iki saati vardı.

Birkaç giysi seçti. Son zamanlarda sıkça giydiği siyahtan kurtulduğunu belli etmek ister gibi beyaz ağırlıktaydı. Saçlarını her zaman kullandığı büyüyle şekillendirdi, Galleonların alabileceği en pahalı parfümden sıktı.

Yine de aynada gördüğü kişi hoşuna gitmedi. Kıyafetine, vücuduna oturması için birkaç büyü yapması gerekmişti. Gözlerinin altı olduğu gibi sağlıksız bir renkti, yüzü çöküktü. İyi beslenmediği için saçları bile eskisinden daha kötü görünüyordu.

Olabileceği en iyi halde olduğuna kendisini kısaca ikna etti, hala vakit varken yine aşağı indi. Annesi henüz giyinmeye gitmişti, babası güzel kahverengilerin kullanıldığı giysiler giymişti.

Salona kurulan şık masaya bakarken babası kendisinin yanına geldi. Draco omzunda onun dokunuşunu hissedince dondu, sonra merdivenlerden gelen seslere döndü. Annesinin kırmızı bir elbise giydiğini gördü. Anlaşılan kimse siyah giymek istememişti.

Annesi yaklaşırken çaresiz çıkan sesiyle "Nasıl olacak?" diye sormasını engelleyemedi. "Burası- buradaydı. Onların ölmesini isteyen herkes buradaydı, şimdi- şimdi nasıl..."

Annesi diğer omzuna yavaşça elini koyduğunda bir an ezileceğini sandı. İki omzunda anne ve babasının ellerini hissetmeyeli ne kadar zaman olmuştu? Ve Draco yalnızca on sekiz yaşındaydı.

"Her şey iyi olacak, sadece deniyoruz Draco. Denemek iyi." Annesinin söylediklerine hak vermek kolaydı, her şey iyi olacak. Gerçekten de iyi olmasını istedi, kimsenin gözlerinin kendisinde olmasını istemiyordu. Sadece... Merlin, sadece güzel gitsin istiyordu. Madem savaş kahramanları bir şekilde hala hayatındaydı, öyleyse iyi gitmeliydi.

Draco'nun yemek yiyemediğini mucizevi bir şekilde bilmemeleri gerekiyordu. Sol kolundaki izi sonsuza dek görmemelilerdi, orada olduğunu bildikleri halde. Bu evin karanlık büyü geçmişini hissetmemelilerdi, sanki bir süre önce bu evde neler olduğunu kendileri deneyimlememişler gibi.

Ancak böyle iyi olurdu, yani bu çoğunlukla imkansızdı.

Hate The Way / ❝Drarry❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin