36

1.8K 234 87
                                    

Draco ertesi sabah aynaya bakmaya çekindiğini hissediyordu.

Nedeni belirsizdi, daha birkaç gündür aynalarla tekrar barışmıştı. Oysa şimdi yüzünü hızlıca yıkamasının ve havluya uzanıp yüzünü sildikten sonra arkasına bakmadan banyodan ayrılmasının arasında aynaya gözlerini değdirmiyordu.

Kötü hissetmiyordu, kötü sayılmazdı, sadece iyi de hissetmiyordu ve bunun nasıl geçeceğini bilmiyordu.

Kahvaltıya indiğinde çok erken olduğunu ancak fark edebildi. Annesi ve babası henüz masaya oturmamışlardı ve ev cinleri hala masayı kurmakla meşguldü.

Masa sonunda hazırlandığında oturdu, hemen çaprazda masayı kuran ev cinlerinden birine bakarak duraksadı ve sonra "Günaydın, Wendy." dedi.

Masaya bir sessizlik hakim olurken ev cini kekeleyerek cevap verdi. "Günaydın, efendim, Wendy sizin sayenizde çok mutlu, bugün çiçek görmeye gidecek, Draco efendim."

Draco devrik cümlelerden anladığıyla gözlerini yumdu. Annesiyle dünkü konuşması aklındaki tek şeydi ve bunu tamamen unutmuştu. "Tamam, Wendy. Çayımı içtikten sonra salonda demiştik, unuttun mu?"

"Unutmaz, Wendy unutmaz efendim! Wendy çiçekleri tanır, Malfoylar çiçekleri sever, efendim. Wendy de efendilerinin sevdiği çiçekleri sever."

Draco bir anlığına gülümseyerek "Öyle mi?" dedi. "Peki en sevdiğin hangisi?"

Ev cini çekinerek "Acem borusu," dedi. "Efendim, ama sizin en sevdiğiniz çiçek Gardenya çiçeğidir."

Annesi araya girerek "Öyle mi, Wendy?" dedi. "Peki benim en sevdiğimi bilebilir misin?"

Draco ince bir şaşkınlıkla annesine baktığında ev cini utanarak "Efendim..." dedi. "Orkideleri çok seversiniz."

Annesi kafasını sallayarak gülümsedi. "Doğru bildin, ama sihirle yetiştirmem onları, kendi kendilerine yaşamalarına yardımcı olmak bana keyif veriyor. Ve zor çiçekler onlar..."

Wendy "Haklısınız, efendim... Çok haklısınız, sizin favoriniz de Hayalet Orkidedir. Ve ancak onu büyüyle yetiştirirsiniz, efendim, çünkü bu çiçek anlaşıldığı kadarıyla büyüsüz yetişemez."

Draco araya girerek "Yetişir," dedi. "Ama çok zor yetişmesi. Bu çiçek besinini diğer çiçekler gibi sağlamaz, bu yüzden çok özel ve sağlaması zor şartlara ihtiyacı var." Engelleyemediği alaycıl bir gülümsemeyle annesine döndü. "Annemin de bu şartları ancak büyüyle sağlayabilmesi normal."

Annesi meydan okumayı kabul eder gibi gülümsedi. "Senin sağlayabileceğini mi düşünüyorsun?"

Draco omuzlarını kaldırarak "Ben çiçekler hakkında pek şey bilmem," dedi.

Wendy tekrar "Efendim..." dedi. Ancak bu kez masaya oturduğundan beri sessiz kalan babasına bakıyordu. "Sizin zevkleriniz de oğlunuzla benzerdir, Gardenya çiçeklerini çok sevdiğinizi düşünürdüm ama favoriniz o değil."

Babası hafifçe kaşlarını kaldırarak "Peki neymiş?" dedi.

"Lale, efendim. Her zaman en çok Gardenya çiçeklerini sevdiğinizi düşünürdüm ama en çok laleleri seviyorsunuz. Mor laleler favoriniz, efendim, uçları sivri...sivri olanları tercih ediyorsunuz."

Draco gözlerini babasına çevirdi. Wendy'e sakince seslenerek "Neden," dedi. "Neden babamın favorisinin Gardenya çiçeği olduğunu düşündün ki?"

Wendy çekinerek "Görürdüm, efendim," dedi. "Efendim bahçenin ilerisindeki çiçekleri severdi, onlardan toplayıp buraya getirirdi."

Babası derin bir nefes verip "Kahvaltı hazır, gidebilirsin." dedi. Wendy birkaç şey kekeleyip bir pop sesiyle gitti.

Draco öylece babasına bakmaya devam etti. Sonunda konuşarak "Onları...yatağa bırakan sen miydin?" dedi.

Babası istifini bozmadan "Neyden bahsettiğini bilmiyorum, kahvaltını et." dedi.

Draco şokla birkaç kelime kekeledi. "N...neden? Neden yatağıma onları koydun?"

Babası keyifsizce elindeki kaşığı bırakıp arkasına yaslandı. "Bu konuşmayı şimdi-"

Annesinin sesi babasınınkini böldü. "Ne çiçeğinden bahsediyorsunuz?... Yoksa o bana sorduğun, sabah yanında bulduğunu söylediğin çiçekler mi?"

Draco annesine hafifçe kafasını salladı, o da merakla babasına döndü.

Babası bıkkın bir nefes verdi. Sonra yavaşça ayağa kalktı ve Draco cesaret edip ağzını açana dek odadan çıktı.

Biraz sonra annesine dönüp alakasızca "Babam gerçekten de laleri seviyor mu?" dedi.

Annesi anlamazca gülerek "Elbette, Draco," dedi. "Ev cini bile biliyor bunu. Hiç etrafına bakmıyor musun? Koridorlarda bir sürü laleli tablo var."

Draco başını babasının biraz önce çıktığı yere, odanın kapısına çevirdi. Sanki oradan görebilecekmiş gibi bakındı. Çiçekli tablolarını biliyordu elbette, ama bu tabloları babasının astığını bilmiyordu.

Babasının çiçeklerle hiç bir iletişimi olacağını düşünmemişti. Ancak şimdi dikkat etse, babasının sakin sabrının çiçek yetiştirmeye ne kadar yakışacaüını düşündü.

Bahçelerinde çiçekleri sadece annesinin yetiştirdiğini sanıyordu. Draco fark edilmek korkusuyla çoğunlukla bahçeden bile uzak duruyordu.

"Neden lale?" dedi sakince, gözleri masaya daldığında. "Neden kasımpatı değil, nergis ya da zambak değil? Veya daha gösterişli bir çiçek değil?"

Annesi ellerini çenesine dayadı, "Biliyor musun, Draco," dedi. "Hep durdukyerde aklıma gelen, en sevdiğim çiçeklerin anlamlarının bana armağan edilen gizli birer bilgi, birer-"

Draco annesinin sözünü keserek "Fal olduğunu..." dedi. Gözlerini annesininkilere çevirdi. "Düşünürdün. Öyle değil mi?"

Tıpkı Draco'nun da düşündüğü gibi. Düşündüğü ama bunu kendi zihninden bile sakladığı, utandığı için gün yüzüne çıkmasına bile izin vermediği... ama tıpkı düşündüğü gibi.

Annesi hafifçe gülümseyip kafasını salladı. "Laleye gururlu çiçek derler. Babanı anımsatıyor bana. Ama biliyor musun, sana anımsatmayacaktır. Çünkü düşünüyorum da, evlendiğim adamla şu an evli olduğum adam aynı kişi değil."

Draco babası için kötü hissederek "Zamanla herkes değişir," dedi.

Annesi aldırmadan "Senin en sevdiğin çiçek de senin gibi. Parfüm yapmak için keserler o çiçeğin yapraklarını, zaten senin de her zaman bir ayrı koktuğunu düşünürdüm... Narin bir çiçektir o, herkes yetiştiremez."

Gözleri bir anlığına ışıldadığında Draco endişeyle "Anne," diye seslendi. "Ne için ağlıyorsun, sonuçta bunu yapması iyi bir şey değil mi? Benim için koymamış mı onları?"

Annesi gülümseyerek kapıya baktı, "Elbette," dedi. "Sadece biraz önce masadan kaçarak giden adam bana birini hatırlattı."

Draco sessizce kahvaltısına devam etmeye başlarken, annesinin hatırladığı kişinin evlendiği adam olduğunu düşündü.

-

Meraba😫👌 azcik sizlancam cunku bunu yapmak icin yeterince hastayim!!!

Okul acildi, yurda tasindim, bissuru gelisme yasandi ve inceden de bi hasta oldum ins gecmis olur... Tatlis seyler yazin da cokkk mutlu oluyum🤧🤧🤧🤧

Hastayim ben bakin yazin diyosam yazin ha🤧🤧🤧

Hate The Way / ❝Drarry❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin