Draco odasının kapısının çalındığını duyduğunda kitabını bırakıp "Gel," diye seslendi.
Annesi içeri girdi. "Gel, anne," Kadının gözle görülür telaşı Draco'yu bir anda gerdi. "Ne oldu?"
"Draco, aşağıda... Potter geldi, sana bir şey söylemek istiyormuş."
Draco bir anda ayağa kalkarken dizlerinin çözüleceğini sandı. Kıpkırmızı olmaya başladığını hissederken korkuyla "N...neden? Ne istiyor?" dedi. Onu en son iki hafta önce görmüştü.
"Bilmiyorum... Bir sorun yok değil mi, Draco? Benim bilmediğim bir şey?"
Yutkunduğunda boğazından geçenin alev olduğunu sandı. Kafasını hızla sağa sola salladı. "H-hayır... Anne, neden geldi?"
Annesi gülümsemeye çalışarak "Bebeğim, bir suçun yok, korkmana gerek yok." dedi.
Draco zar zor nefes alabildi. Vardı. Büyük bir suçu vardı ve bunun yüzünden ölene dek Azkaban'a atılabilirdi, elbette önceki suçları da yarar sağlamazdı.
Kalbi boğazında atarken merdivenlerden indiler, Malikanenin büyük kapısına vardıklarında kapı aralığına sıyrılıp girdi.
Kapının önünde sandığı gibi bir Seherbaz ordusu yoktu. Draco'yu küçük lokma görmüş olmalıydılar... Ya da saklanmışlar mıydı? Şimdi lanet fırlatmaya başlarlar mıydı?
"Merhaba... Böyle habersiz geldiğim için özür dilerim, sadece kendimi tutamadım, kusura bakmayın... Bayan Malfoy, biraz izin verebilir misiniz?"
Draco etrafa tedirgin bakışlar atmayı kesip "Elbette..." diyen annesinin ardından bakındı. Sonra gözleri Potter'ı buldu, gerginliğini gizleyemeden "N...neden geldin? Ne oldu?" dedi.
Potter elindeki çiçeklere baktı. "Sadece birkaç söyleyeceğim var," Draco onun elinde çiçekler olduğunu ancak fark edebildi.
"Bunlar hakkında söylediklerinden beri düşünüyorum. İki haftadır. Bu çiçekler artık çiçeklerin ilgi istediğini hatırlatmak için var."
Bir anda kendi sözlerini ondan duyunca garip hissetti, acımasızlık yaptığı düşüncesi boğazını sardı.
Potter gözlerini kaldırıp "Belki de doğruydu," dedi. "Ama o çiçeklerin sonsuza dek yaşamla ölüm arasında sıkışması bana acımasız göründü... Bu yüzden, o büyünün geri dönüşünün olmadığını söylediğin halde bir bozma büyüsü aradım."
Draco anlamazca gözlerini capcanlı beyaz Frezyalardan alıp onun yüzüne baktı. "Ciddi anlamda bakınmadığım kitap kalmadı ve haklıydın, bir karşıt büyüsü yoktu."
Çocuk başını sağa sola sallayıp hafifçe güldü. "Çünkü anlaşılan kimse ölmek üzere olan çiçekleri dondurmuyordu, herkes canlı ve sağlıklı çiçekleri donduruyordu. Eğer biri ölmek üzere olan bir çiçeği dondurduysa da umrunda değildi çünkü daha dondurulabilecek birçok sağlıklı çiçek vardı... "
Draco nefesini daraltan histen sıyrılırken kaşlarını çattı. Bu çocuğun kendisinin düşünmeden kurulmuş birkaç cümlesi üzerine böylesine düşünüp araştırmasına, sadece birkaç çiçeği iyileştirmek için bir çözüm yolu aramasına hayret etti.
Potter çiçekleri kucağına doğru kaldırdı. Gözlerini onlara dikip "Ama ben bunu yapamazdım," dedi. "Çünkü başka hiçbir Frezya o koridordaki vazoda duranlar olmazdı. Senin bana büyüyü öğretmek için dondurduğun, artık çiçeklerin ilgi istediğini hatırlatmakla görevli Frezyalar olmazdı."
Draco yutkundu. Gözlerini tekrar Frezyalara indirdi. Bir an en sevdiği, en hayranlık duyduğu çiçeğin Gardenya çiçeğinden ziyade, Potter'ın elleri arasında duran beyaz Frezyalar olmadığından emin olamadı.
"Böylece yeni bir çözüm aradım. Yaptığın dondurma büyüsünü bozmaya gerek kalmadan çiçekleri iyileştirebileceğim bir şey..." Derin bir nefes verme sesi duyuldu ve arkasından Draco derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti.
"Ve sonunda buldum. Biraz zor oldu elbette, çünkü dondurma büyüsü her şeyi donduruyor, kelimenin tam anlamıyla. Çiçeğin bütün işlevleri donukken bir objeye dönüştüğünü düşünmüştüm, ama hayır, hala yaşıyor. Bu sayede iyileştirebildim... Eğer dondurma büyüsünde bir delik açabilseydim daha kolay olurdu ama bunu yapamadım. Bu yüzden iksirle iyileştirmeyi denedim, ama o da tek başına yeterli olmadı..."
Draco zorlukla yutkunduğunda çocuk hala konuşmaya devam ediyordu. "Ben de iksirle birlikte etki edebilecek bir büyü aradım, biraz saçma gibi görünüyor ama aklıma gelen birkaç büyüyü deniyordum, Incendio kullanacakken yanlışlıkla Descendio kullandım... Garip bir şekilde işe yaradı. Ateş dondurma büyüsünde sandığım gibi bi delik açamıyor ama kısıtlıyor olmalı, sonra da iksirle iyileştiler. Elbette bir de dondurma büyüsünü zedelemeden tekrar etkin hale getirme kısmı vardı... İşte, bu çiçekler artık gerçekten de çiçeklerin ilgi istediğini hatırlatacaklar."
Potter gözlerini kendisininkilere çevirdiğinde Draco doğruca ona baktı. "Ama artık bunu yarı ölü halde yapmalarına gerek kalmadı."
-
Alin size drarrynin babasi
Saka😔✌️🤠
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate The Way / ❝Drarry❞
FanficEven after everything we been through, thought i was the one with all the issues. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın.