section 25

41 9 189
                                        

{Diana}
"Sana ne oldu böyle?" diye mırıldandım başımı oturduğum koltukta dizlerimden kaldırmadan. Gözlerine bile bakamıyordum, tanımadığım biriyle göz göze gelmekten çekiniyordum ve duygusal anlamda darmadağındım. Buna hiç hazır değildim.

"Sana tanıdığım en iyi insanlardan biri olduğunu söylediğimi hatırlarsın." derken dilini şaklattı. Sanki sesi bile yabancıydı, bana diken gibi batıyordu. "Şöyle küçük, minicik bir detayı atladım; ne kadar iyi olursan ol benim için şımartılmış bir moda çuvalı olmaktan ileri gidemiyorsun. Görüyorsun ya, küçük dağları senin yarattığını düşünmenden bıktım ve düşündüm ki, dağların manzaramı kapatıyor."

"Elinden geleni ardına koyma." diye tısladım, bir anda o çekingenliğim uçup gitmişti sanki; nerede oturduğumuzdan bile emin değildim ama her şey biraz blurlu, biraz sisliydi.

"O kadar çabalamama gerek yok." dedi rahat bir şekilde. Ayakta olduğunu sanıyordum ama anlaşılan bir ara karşımdaki koltuğa oturmuştu. Diğerinin üstüne attığı bacağını hafifçe sallarken başını çevirdi ve kapıya doğru baktı. "Scorpius? İçeri gelmeyecek misin?"

Kaşlarım hayretle havalandı. Karen'ın komutundan sonra içeri giren Scorpius epey, aramızdaki yedi sekiz metreye rağmen gözlerinden seçebileceğim kadar öfkeli görünüyordu ama tam Karen'ın neden kendini zararlı çıkacağı bir duruma bile isteye soktuğunu düşünürken Scorpius Karen'ın yüzüne bile bakmadan önümde durdu. Ona bakabilmek için başımı kaldırdım. "Hayatımı mahvettin."

Sesini yükseltmemişti bile ama öyle bir tiksintiyle konuşuyordu ki yerimde kaskatı kesildim. Soru bile soramıyordum, bana niye çıkıştığını dahi bilmiyordum ama istediğimin aksine tuhaf bir şeyin içine sıkışmışım gibi kıpırdayamıyordum. İçinde bulunduğum sahnede feci şekilde yanlış bir şeyler vardı, ben Scorpius'a zarar verecek bir şey asla yapmazdım ama bakışları beni yalanlıyordu. "Esrar Dairesi'ne inip etrafı kurcaladığını bana ne zaman söyleyecektin? Sana etrafı gezdirdiğim düşünülürse çoktan bildiğimi mi varsaydın?"

"Ne?" diye fısıldadım. "Scorpius-"

"Kes sesini." diye çıkıştı. Scorpius yapısal olarak dünyanın en kibar insanı sayılmazdı ama bana karşı öyleydi, kibardı, düşünceliydi, anlayışlıydı. En berbat tartışmamızda bile iğneleyici olmaktan ileri gitmemişti, o yüzden bu derhal susmama sebep oldu. Belki de tepkim bu olmamalıydı, ben de ona bağırabilirdim elbette ama hayatımda hiç karşılaşmadığım bir durumda neye uğradığımı şaşırmıştım. "Beni işimden ettin, hayatımdaki en önemli kişiyi anlamsız hırsızlığın yüzünden Azkaban'a tıktın. Ne çeşit bir insansın sen?"

"Ben hiçbir şey yapmadım." dedim sesimin çıkmasına hayret ederek. "Neyden bahsettiğini bile bilmiyorum. Bütün bunları Karen yapmakla tehdit etti beni-"

"Bana kalan tek şeye de aptalca şeyler yaftalayınca sikip bırakma planını tamamlamış mı olacaksın?" diye sordu alayla. "Nasıl cüret edersin? Her söylediğine inanacak bir aptala benziyor olmalıyım ki söylediklerin bir şeye benzesin diye çabalamıyorsun bile."

  Arkada Karen'ın eğlenen bir gülüşle bana acıyan bir bakış attığını gördüm ama odaklanamadım bile. Tamamen Scorpius'un söylediklerinde kalmıştım, yaptığı yakıştırmada, bana inanmaması bir yana dinlememesinde ve ne diyeceğimi bile bilmiyordum ama içimde derin bir kesik bu oyunu çoktan kaybettiğimi söylüyordu.

  Yanağımdan bir damla yaş süzüldü, bir tane daha, karşımdaki tuhaf canavarın ve artık benim olmayan oğlanın karşısında ağlamaktan nefret etsem bile kendimi tutamıyordum ve Scorpius hala suratıma tükürebilirmiş gibi yüzüme bakıyordu. Karen yavaş bir şekilde yerinden kalkarken bana gülümsemeye devam etti, kazandığını biliyordu ve eğer yapacak enerjim kalsaydı yüzündeki tatmin olmuş gülümsemeyi yok etmek için derisini bile parçalayabilirdim. Uzanıp Scorpius'un koluna girerken "Ağlaman bu kez gardını düşürmeyecek, Diana." diye hayıflandı. "Kabul et, daha tek başına ayağa kalkmasını beceremiyorsun ama yapayalnızsın artık."

constellations | malfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin