section 1

618 33 52
                                        

Küçük sarışın çocuk nefes nefese kendini kaydırağın altına attı, buraya saklanırsa kuzeni Scorpius kesinlikle onu bulamazdı. Kendi kendine sırıttı, saklambaç oynamasını seviyordu. Biraz kıpırdandı, tam bu sırada kaydırağın direklerinin birinin altında gözüne gri beyaz bir ayıcık çarptı. Gözleri kısıldı, dudakları tatlı bir gülümseme ile büküldü. Oyunu bir kenara bırakabilirdi.. belki bir dakika içerisinde geri dönebilirse Scorpius onu göremezdi. Görse bile önemli değildi. Şimdi o göze çarpan ayıcık daha önemliydi.

Yerinden çıktı, parmak uçlarında -sanki bu görülmesini engellermiş gibi- ayıcığın yanına kadar gitti ve hevesle burnuna dokundu, kendi kendine güldü. Çok tatlı bir şeydi bu, buram buram da çiçek kokuyordu. Tam tekrar burnuna dokunduğu anda Scorpius "Yakaladım!" diye bağırarak yanına geldi. O da kuzeni gibi ayıcığın başına çömelirken ve kimin olduğunu anlamak için etrafına bakınırken merakla sordu. "Kuzen, bu da kimin?" Draco bilmiyorum, anlamında başını iki yana salladı. İki çocuk sanki hayatlarında ilk kez ayıcık görmüş gibi gri beyaz ayıcığa bakıyorlardı, oysa evlerinde bunun farklı renklerinden kim bilir kaç tane vardı.

Bu sırada kocaman gözleri yaşlarla dolu minik bir kız yanlarında durdu, dalgalı saçları ve fındık burnuyla tatlı bir ufaklıktı. Bir şey arıyor gibiydi, ve anlaşılan aradığını bulmuştu. İki kuzenin neredeyse arasına atlayarak -Draco duramayıp Scorpius'a doğru sendelemişti- gri beyaz ayıcığı kaptı. Bağrına basarken bir yandan da yüzündeki yaşları sildi. "Onu bulmuşsunuz!"

"Sen de kimsin?" diye sordu Draco meraklı bir ifadeyle. "Bu senin miydi?" diye ekledi Scorpius da. Küçük kız başını salladı. "Ben Karen, Karen Lestrange. Onu kaybettim sanmıştım!" Burnunu çekerek ayıcığa daha da sıkı sarıldı. "Ve siz?" Draco ve Scorpius aynı anda soyadlarını söylediler, genelde öyle yaparlardı. Öyle yapılması gerekmez miydi, babaları genelde öyle yapardı.

Küçük kız bilmiş bir ifadeyle başını salladı. "O kadarını anlamıştım, bir civciv kadar sarısınız." Draco kahkaha attı. "Civciv Scorpius." dedi kuzenine sırıtarak. Scorpius da aslında onunkinden çok farklı, ama dikkatli bakılmazsa tıpatıp sanılabilecek sırıtmasıyla"Ayıcık Draco." dedi. Minik Lestrange kıkırdadı ve eliyle önce Draco'yu gösterdi. "Draco." Ve sonra ayıcığını gösterdi. "O da Drakkie." Sonrasında Scorpius'a döndü. "Sen de civciv Scory?"

Ve Scorpius hayatının sonuna kadar Draco'nun civcivi; Draco da hayatının sonuna kadar Scorpius'un ayıcığı olarak kaldı. Karen içinse onlar Drakkie ve Scory'ydi.

*

   6 yaşındaki Daniel Black bahçede yalnız başına takılıyordu ve annesinden gizli yürüttüğü asayla elma ağacından elmaları düşürmeye çalışıyordu. Ama olmuyordu, zıplıyordu zıplıyordu; bir türlü de ulaşamıyor, düşmelerini sağlayamıyordu. Oflayarak tekrar zıpladı ve pes edip yere oturdu.

   Canı elma istiyordu.

   Elmalar da onu istemiyor muydu?

   Ama neden?

   Tam bu tip derin sorulara dalmıştı ki kız kardeşi Diana bahçeye çıktı. Dur bir dakika, bu gerçekten Diana mıydı?

   Ayağında kırmızı rugan topuklu ayakkabılar vardı, ayağının iki katı kadardı ve yürümesine engel oluyorlardı. Ama minik kız direniyordu, kardeşinin yanına gelecekti. Ayakkabılarını ona göstermeliydi, ve makyajını, ve elbisesini de. Çok güzel olmamış mıydı ki? Aynadaki görüntüsüne bayılmıştı.

    Daniel ise Diana yaklaştıkça dehşete düşüyordu. Biraz daha yaklaşırsa kabusu olabilirdi. Mavi bir ruju bütün çenesine sürmüştü, yanakları allık yüzünden kıpkırmızıydı ve parıl parıl parlıyordu, göz kapaklarını ve kaşlarını mora boyamıştı. Merlin, korkunç.

constellations | malfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin