/her şeye sahip olduğumuzu bilmek için çok gençtik,
çok genç, bunu başından beri görebiliyor olmayı dilerdim,
seni incittiğim için özür dilerim sevgilim,
çok gençtik.
bu aralar çok sık geçmişe dönüyorum,
bütün bildiğim sen ve bendi,
benden nefret edebileceğini düşünmek çok zor,
ama şu an her şey farklı hissettiriyor./
louis tomlinson, too young{Karen}
[aynı gün]"Ne yapacaksın biliyor musun?" diye sordum odasının kapısını aniden açıp masasının üstüne makası gürültüyle bırakarak. Yorganı kafasından biraz indirdi ve ışığı sönmüş bezgin gözlerle bir makasa bir de bana baktı. "Burada uyuyacak mıyım?"
"Uyumayacaksın." diye tısladığımda oflayarak yorganı tekrar başına kadar çekti. Gözlerimi sımsıkı kapatıp burnumu kırıştırdım. "Diana, kalk."
Yorganın altından 'hayır' benzeri garip, boğuk bir ses duyuldu.
"Saçlarımı kesmeni istiyorum."
Bir sessizlik oldu, bu karardan öylesine emin değildim ki beş saniye içinde tepki vermezse gerçekten kaçacaktım ama ikinci saniyede yaydan fırlayan ok gibi yorganı tekmeleyerek üstünden attı ve kocaman gözlerle bana baktı. "Ne?"
"İstersen sonra makyaj yapabiliriz." Kabullenmiş bir şekilde dudaklarımı birbirine bastırdım. Kafasını dağıtmak için gerçekten sıradışı bir şey bulmam gerektiğini biliyordum ama Scorpius gibi oldukça sıradışı bir can sıkıntısı unsurunu devre dışı bırakacak kadar abes ne bulabileceğimi bilmiyordum –sonra masamdaki makası fark etmiştim.
Onu bir kez odadan odadan çıkarabilirsem, bir şekilde toparlayacaktı. Ve biliyor musunuz, arkadaşlar bu günler içindir.
"Beş saniye içinde yataktan kalkmamış olursan vazgeçeceğim ve seni burada çeşmelerinle baş başa bırakacağım." dedim işaret ve orta parmaklarımla gözlerini işaret ederek –bir saniye sonra fırladı ve bana da çarparak odadan çıktı.
Henüz üçüncü sınıftayken, saçlarımı kesmenin eğlenceli olabileceğini düşündüğünü söylemiş ve hatta Draco'yla Scorpius'u beni yakalayıp bağlamaları için için ikna etmişti. Eğlenmek için doğru zaman bu olmalıydı herhalde.
Odasından çıkmadan önce masadaki makası kaptım ve basamakları üçer beşer atlayarak yanına, salona indim.
-
"Şu fırçayı suratımdan ne zaman çekeceksin?" diye sordum suratımı buruşturarak, alnıma fiske atarak beni susturdu. Fırçanın tüylü ucunu biraz daha bastırarak yanağıma sürttüğünde eline vurdum. "On beş dakikadır burada oturup tuval görevi görüyorum. Biraz kibar olabilirsin."
"Kimsenin konuşan ve buruşan bir tuval alacağını sanmıyorum." dedi fırçayı kenara bırakıp. "Elini yüzünden çeker misin?"
"Ama–" diye itiraz ettim sandalyeden kalkmaya çalışarak ama beni omzumdan ittirerek aynen geri oturttu. Çocuk gibi kollarımı kavuşturdum ve somurttum. Bana onu böyle kandıramayacağımı belirten sinir bozucu bir bakış attı.
On dakika sonra buruk bir gülümsemeyle aynaya bakıyordum. Dürüst olmak gerekirse harika bir makyözdü ve her ne karar kendimi inci küpeli kız gibi hissetsem de güzel görünüyordum. Harika da bir kuafördü ki içimdeki azıcık burukluğun sebebi de buydu. İki karış kadar kesmişti –ama güzeldi.
"Olmamış mı?" diye sordu endişeyle dudaklarını kemirerek ve sonunda dönen sandalyede yarım bir tur atarak ona döndüm. "İnci Küpeli Kız'ı tamamladın." dedim sırıtarak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
constellations | malfoy
Fanfiction"you'll never be alone." jupiter, bellona, neptune and venus. ♪draco malfoy au.