section 9

103 14 17
                                        

5 Kasım, Cuma

{Karen}
"Pekala, bakalım doğru anlamış mıyım; sonuç olarak Draco üzerinden pazarlık mı yaptın?" diye sordum eğlenerek. Taş sütunların arasından kapıya doğru yürüyorduk ve dürüst olmak gerekirse göründüğüm kadar eğlenmediğimden kasımın son güneşli günlerinden –belki de sonuncusundan, kim bilir– faydalanmak için sabırsızlanıyordum. "Şerefsiz," diye tısladı Draco, bir süredir Scorpius'a onu her an boğabilirmiş gibi bakışlar atıyordu.

Yanından geçeceğimiz birkaç küçük Ravenclaw öğrencisi bizi fark ettikleri an ruh emicileri görmüş gibi dağıldılar, yüzüm istemsizce ekşirken "Gerçekten mi?" diye homurdandım. Dönemin başında bu durumun gerçekten azalabileceğine dair umutlarım vardı ama her zamanki gibi beklediğim olmamıştı. Aksine artık alışmış olmam gerekirken gün geçtikçe daha rahatsız edici hale geliyordu. Scorpius kolunu omzuma atarken "Boş ver artık." diye uyardı, bir kez daha suratım düşmüştü herhalde. Bunun beni kişisel olarak üzdüğünü düşündüklerinden emindim ama bu konuda daha fazla yanılamazlardı çünkü yalnız başıma olduğum zaman bu tür bakışlarla karşılaşmıyordum. Demek istediğim, ikisine bakışlarıyla hakaret etmeleri ve hastalıklıymış gibi onlardan kaçmaları hem çocukça hem de aptalcaydı ve sinir bozucu olmaya başlamıştı. Omuz silktim.

"Aniden ortaya çıkan kurtarıcı iyilik meleği Montague'nün kim olduğunu gerçekten merak etmeye başladım." dedim gerçekten merakla, aslında henüz burada kimse bilmese de bu arkadaşça ilginin getirdiği saf bir merak değildi ve eğer Scorpius ikna etmek konusunda ona yardımcı olacağımı sanıyorsa çok beklerdi. –Scorp Profesör Flitwick'in aylardır 'dönemin en önemli konusu' diye bas bas bağırdığı konunun ödev parşömenini tamamlamayı unutmuştu ve tesadüfen Slytherin öğrencilerinden biri ödevini iki farklı kaynaktan iki farklı parşömen şeklinde yapmıştı. Ve kız anlaşılan Draco'yla bir şekilde konuşmayı kafasına koymuştu çünkü bir ödev parşömeninin karşılığı olarak istenecek en mantıksız şey buydu.

   Doğal olarak bu pek hoşuma gitmemişti, çünkü Draco her ne kadar surat ekşitse de er ya da geç kabul edecekti. Asla sahip olamayacağım bir hayal için surat asmam çocukça olacaktı, neden surat astığımı bilmedikleri için ayrıca anlamsız ve sürekli açıklama yapmaktan ve dahası yalanlar söyleyerek sıyrılmaktan sıkılmıştım. Bu yüzden surat asmamıştım, en iyi yaptığım şeyi yaparak eğleniyor görünmüş ve gülümsemiştim.

"Eğer hala 14'ümüzden küçük olsak bu kadar surat asar mıydın merak ediyorum." dedi Scorp beni pas geçerek kuzenine. Ne ima ettiğini anlamadığım için Draco'ya anlamsız bir bakış attım. Yürümeyi keserek kollarını kavuşturmuştu, Scorpius'a yüzünü ekşitti. "Bu kadar yeter, Scorp."

Scorpius sadece omuz silkerek yürümeye devam etti, bir kez daha Fransız kaldığımın farkına vararak homurdandım. Draco'nun bakışları bir an benim üstümde durdu, sonra Scorpius'a isteksiz bir ses tonuyla "Tamam," dedi. "Tamam, konuşurum onunla."

"Ben tam olarak neyi kaçırdım acaba?" dedim dikkatlerini çekmek için. "Madem söylediğin tek bir cümle onu ikna edecekti, neden saatlerdir dil döküyordun?" Scorpius bana göz kırparken sırıttı. "Açıkçası, işe yarayacağını bilmiyordum ama sonuçta cazibeme karşı koyamadı."

"Ne cazibesi Scorp?" dedi Draco alayla ama dudağının kenarı kıvrılmıştı, huzursuz olsam da bu minik detay saniyeler içinde içimi sıcacık etti. "Her an vazgeçebilirim."

"Bence biz seni yeniden ikna edebiliriz." dedi Scorpius iddialı bir şekilde, bense kıkırdayarak kaşlarımı çattım. "Biz mi? Çok beklersin."

"Hadi ama.." diye homurdandı Scorpius kendi kendine. "Öyle olsun küçük hanım ama ne yazık ki hepimiz Draco keçi Malfoy'u iki sözümüzle ikna edemiyoruz." Bakıştılar, Draco gözlerini kısarak kuzenine orta parmağını gösterdi ve Scorpius güldü.

constellations | malfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin