section 11

85 10 11
                                        

/multimedyada minyatür diana ve karen var🥰/

{Karen}
İçerisi büyüsünün etkisiyle aydınlandığında –toprağın altında, oldukça güçsüz görünen duvarlara sahip bir koridora benziyordu ve görünüşe bakılırsa koridor duvarlarının en zayıf olduğu noktayı az önce bizzat keşfetmiştim– asasını suratıma doğrultmuş kadına bakma fırsatım oldu; orta yaşlıydı, şaşkınlığından sıyrılarak tehditkar bakışlarını üstüme dikti. Ne tür bir durumla karşı karşıya olduğumu veya karşımdakinin kim olduğunu bilmiyordum ama bir cadının en olağan refleksini göstererek asama yeltendiğimde arkamda, burada yalnız olmadığımızı belirten sesleri duydum.

Ve sonraki saniye iri yarı bir adam beni kolumdan kaba kuvvetle yakaladı, tutmadığı dirseğimi geriye doğru savurarak tutuşundan kurtulmak için çırpındım ama acı dolu bir homurtu çıkarması hariç hiçbir tepki alamadım. Varlığını yeni fark ettiğim üçüncü büyücü çırpınmak dışında yapabileceğim hamle alanı kısıtlanınca asamı elimden kolayca aldı.

Ah, hadi ama.

Bağırmak için ağzımı açtığımda bir el kabaca ağzımın üstüne kapandı; aklıma gelen ilk şeyi yaparak adamın elini ısırdım, ağzıma kan tadı dolduğunda suratım buruştu ve büyücü acıyla küfrederken son bir çabayla yeniden ayaklarım üstüne indim. Adam birkaç adım gerilemişti, yine de asam hala bende değildi ve bana doğrultulmuş iki farklı asaya karşı kendimi savunacak hiçbir şeye sahip değildim. Adrenalin damarlarıma depolandıkça beynim her zamankinden hızlı düşünüyordu ama asam olmadan cisimlenemezdim ve koşmaya çalışsam muhtemelen göreceğim son şey bu boğuk, basık koridor olurdu. Ayrıca ormanın bu kısmı Hogwarts'ın sınırlarına dahil değildi ve muhtemelen hava kararmıştı, bağırsam da sesimi duyuramazdım. Aptal değillerse buna karşı Muffliato benzeri bir büyü kullanmış olmalılardı zaten.

"Cübbenin kolunu sıva!" diye bağırdı kadın cırtlak bir sesle, ses tonundaki çılgınlık bana sevgili yengem Bellatrix'i hatırlattığında arkalarındaki koridora kaçamak bir bakış atmaktan kendimi alamadım. Dediğini yapmayarak itiraz ettim. "Siz de kimsiniz?"

Ve elbette cevap alamadım, az önce asamı elimden alan ve daha stratejik görünen büyücü bana doğru bir adım daha atarak asasını boynuma dayadı ve "Kolunu sıva." diye tısladı tehditkar bir sesle. Kıpırdamadım, her saniye asasının baskısı arttı ve sonunda yüz ifadesine bakılırsa oldukça öfkeli ve sağlam bir lanet yapmak için ağzını açtı –hadi canım, savaştan sağ kurtulup karın arasında kim olduklarını bile bilmediğim resmen kapkaçıran kılıklı adamların eline düşmüştüm, böyle de ölünmezdi ki, aklımdan son geçen düşünce buydu– ama kadın aniden ileri atılarak kolumu yakaladı. Büyücünün baskısı azaldı, kolumu kurtarmak için çırpındım ama iki kişilerdi –üçüncünün nerede olduğunu göz ucuyla gördüm, koridorun çöken kısmı sanki orada hiç olmamış gibi düzeltilmişti. Sol kolumu dirseğime kadar zorla sıvadı, sonra da öfkeyle beni duvara doğru ittirdi. Dengemi sağlayamayarak geriye doğru yalpaladım ve sırtım duvara çarptığında –itiraf etmek gerekirse beklediğimden daha çok acımıştı– kadın öfkeyle bağırdı. "Bunun burada ne işi var?!"

"Hepsi işaretli değil." diye düzeltti diğer büyücü, artık sabrının son demlerinde gibi görünüyordu. Birbirinden bu kadar bağımsız üç kişinin arasına nasıl düşebilirdim aklım almıyordu. "Siktiğimin koridoru." diye homurdandı iri yarı büyücü, sonunda işini bitirip yanımıza yanaştığında cadıya da gereken açıklamayı yapmış olmuştu. Avuç içlerinde hala kanattığım yerde izi duruyordu, elindeki asasını bana çevirdi ve cadıya "Listeyi kontrol et." diye emir verdi.

   Suratımı buruşturarak kafamı çevirmeye çalıştım, daha ince yapılı olan büyücünün asasının ucu artık gerçekten nefes almamı zorlaştırıyordu. Tabii ki
elime geçen hiçbir şeydi. Cadının asasını sallamasıyla beliren uzun parşömeni incelemesi süresince –iki dakikadan daha uzun sürdüğünden emindim– buz gibi ve tehditkar bir sessizlik olmuştu, sonunda bana garip bir bakış attı. "O yok."

constellations | malfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin