.
Sabah kalktığımda banyoya girip işlerimi hallettikten sonra heyecanla gardırobumun önüne geçip hızlıca bir şeyler seçip giyindim,aynada kendime baktığımda gördüğüm şeyden memnun olduğumu düşündüm ve asamı hırkamın bilek kısmımda olan küçük cebe koyup Remus'un odasına doğru ilerlemeye başladım,kapıyı tıklattıktan sonra içeriden gelen "Gel" sesiyle yavaşça kapıyı açıp girdim "Hazır mısın Remus?" bana heyecanla bakan yüzü görünce gülümsemeden edemedim "Evet hadi gidelim." kolunu girmem için açınca seslice gülüp koluna girdim,Remus'a kesinlikle bugün bir şeyler olmuştu.
Hogsmeade trenine binerken merakla etrafı inceliyordum,normalde farkedilemeyeceğini bildiğim ufak detayları görmeyi seviyorum,mesela tren daha yolun yarısındayken camdan ufak bir mağara gördüm,içinde saklanılabilecek bir yer gibiydi.Remus'un sesiyle kendime geldim "Pardon ne demiştin?"
"İlk önce çay dükkanına mı yoksa üç süpürgeye mi gitmek istersin?" bir süre düşünür gibi yaptım ardından "Domuz kafasına ne dersin?" Remus bunu beklemiyor olacak ki şaşkın bir nida çıkarttı "Domuz Kafası mı?Orası biraz fazla şey değil mi,tekinsiz?" "İstemiyorsan sorun değil çay dükkanı veya üç süpürgeye de gidebiliriz sana uyarım." "O zaman üç süpürgeye ne dersin?" "Dediğim gibi sana uyarım." domuz kafasından iksir için bazı alacağım malzemeler lazımdı,satışı yasak olan bazı malzemeler vardı ve bunları iksirde kullanıyordum,çocuklar bir çok kere neden patenti alıp satış yapmadığımı sormuştu,eğer legal bir iksir olsaydı oldukça fazla para kazanırdım,aslında malzemeleri söylemeden patenti almanın bir yolunu bulsam fena olmazdı.Üç süpürge de kaymak birası içerken Remus'un söylediği çikolatalı pastayı bitirmesini bekliyordum.İçiceğimi bitirdiğim vakit halen daha Remus pastasıyla uğraşıyordu,alacağım daha çok malzeme varken bu durum biraz fazla can sıkıcı...Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve cebimden bira'nın parasını çıkartıp Remus'un önüne masaya bıraktım "Sen gelene kadar birkaç eşya alıcam,iksir için lazım,işimi bitirince gelirim." bir süre yüzüme bakıp sakince kafasını salladı,mimiklerinden anlaşılabilecek şekilde üzgün ve kaygılı olduğu belliydi.Yüzüne bir süre bakıp üç süpürge'den çıktım.
Frea kendini takibeden dört çapulcudan habersiz domuz kafasına girdi ve yavaşça karanlık bir köşede oturan Arthur Gregory'e yaklaştı,cebinden yirmi gelleon çıkartıp masaya bıraktı ve nötr bir ses ile "Hazır mı?" dedi hiçbir şey anlamamış olan çapulcular ise merakla Frea'ya ve konuştuğu bu gizemli adama bakıyordu,adam sadece elini cebine atıp bir keseyi masaya doğru fırlattı "Bunları ne için kullanacaksın?" Frea masaya uzanıp keseyi aldı ve içine bakıp her şeyin tam olup olmadığından emin oldu ardından aynı soğuklukta bir ses ile "Bunun seni ilgilendiren tek kısmı parası." dedi,adam arkasına yaslanıp pekte tekin olmayan bir gülüş ile Frea'ya baktı "Küçük arkadaşların iksir için yasadışı yollara başvurduğunun farkında mı?" "Onlara yaklaşırsan ne olacağını biliyorsun Gregory." "Biliyorum,biliyorum ama onlar senin neler yapabileceğini biliyor mu,lordun seni istediğini,gücünü biliyor mu?" Frea tabikide doğruları söyleyip riske girmeyecekti,kendinden oldukça emin bir ses ile "Senden bile fazla şey biliyorlar." dedi "O zaman onlarla konuşmamın bir mahsuru yok?" "Tabiki de yok,onlarla konuşursan sana yapacaklarımın da bir mahsuru yok bunu biliyorsun değil mi?"
"Şimdilik Frea,sadece şimdilik kaçabilirsin ama lord seni istiyor ve alacak,buraya gelerek ne kadar büyük bir aptallık yaptın farkında mısın?" "Remus'un her dolunay acı çekişini izleyecek değildim." "İzleyebilirdin Frea bunu sende biliyorsun,daha kötü şeyler yapmadın mı?Tekrar onun kontrolü ele almasını istemiyorsun ama olduğun şeyden kaçamazsın.Dolunay gecesi sana zarar verse bile ondan korkmuyorsun,göğüsünde olan yaranın açıldığının bile farkında değilsin.Kabul et veya etme sandığından daha fazla o dört salağa değer veriyorsun,tabi birde o kız var Lily di değil mi?" "Ona bir şey yapamazsın,yaptığım korumaları kimse aşamaz." Gregory tekrardan insanın içini ürperten bir gülümseme gösterdi ardından bir toz bulutu gibi ortadan kayboldu "Şimdilik Frea,karanlık güçleniyor." diyişi kaybolmadan önce soğuk bir esinti gibi Frea'yı titretti.
Tüm bu olayları arkadan izleyen çalulcular ise şaşkınlık içinde biranda öğrendikleri tüm şeyleri düşünüyordu.Frea arkasını dönüp dört genci görmeden göğüsünü kıyafetinin üstünden ellemişti,eline gelen ıslaklık ile hızla göğüsüne dokunmayı bıraktı,sıkıntıyla iç çekip eline bulaşmış olan kana baktı,bir kaç büyü fısıldadı bunun bir süre onu tutacağını umarak Domuz kafasından çıkıp,üç süpürgeye girmeden önce yüzüne bir gülümseme takındı,tüm bunları yaparken onu izleyen çapulcular hızlıca tuvalete gidip Remus'a oradan yeni çıkan bir hava verdi,hepsi Frea'nın kim olduğunu düşünüyordu,bir kere daha farketmişlerdi asla tam anlamıyla bu genç kızı tanıyamayacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter/Bir dahi ve çapulcular|Sirius Black
Fanfiction[TAMAMLANDI] Frea soğuk terler dökerek sürekli yattığı yerden fırlıyordu.Nazik bir ses tekrardan onu sorun olmadığını söyleyerek yatırdı.Remus,Frea'nın elini tutarak onu sakinleştirmeye çalışıyordu genç kız tüm gece boyunca yattığı yerden defalarca...